Değerli okurlar günlerdir basında yazılı ve görsel medyada Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini askeri ve insani boyutlarıyla izliyor, gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bundan iki hafta önce 22 Şubat’ta Rusya Ukrayna’ya girdi. Aklıma ilk gelen Ukrayna devlet başkanı olmadan önce Zelenski komedyenlik yaparken bizzat oynadığı bir skeçti. Kendisi dahil oyuncular fesler takmış, dansözler ve ağzını yaya yaya konuşan Zelenski Türk’lerle dalga geçiyor, nahoş esprileriyle seyirciyi kahkahaya boğuyordu. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın bıyıklarıyla dalga geçiyor “Erdoğan bıyıklı bir hamamböceğidir, espriden en fazla 300 kırbaç yerim” diyor salon kahkahaya boğuluyordu. Arka fonda şanlı bayrağımızı kullanıyor, erkek ve kadın dansöz kıyafeti giydirdiği oyuncuların göbeklerini kaşıyıp süren şarkıda yiyeceklerimizden tutunda bize dair ne varsa tefe koyuyordu. Gel zaman git zaman Ukrayna Cumhurbaşkanı olan Volodimir Zelenski bu kadar iyi bir tiyatro oyuncusuyken acaba ABD ve Nato’nun kendisine oynadığı tiyatroyu neden öngörememişti? Aklımda deli sorular bu noktaya nasıl geldiklerine dair. Bu haftaki yazımın konusu beynime Newton’un elması gibi dank etmişti.

         Sovyetler birliğinin dağılmasından bu yana Viladimir Putin bana göre Rusya’nın başına gelmiş geçmiş en donanımlı ve gözü pek liderdi. KGB geçmişi, aldığı eğitimler, dünya liderliği bazında hırsı onu ön plana çıkarıyordu. Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı ilhak etmesinden bu yana geçen sürede Rus ordusunda bir kıpırdanma ve farklı bir strateji göze çarpıyordu. Rus nüfusun yoğun olduğu Ukrayna’ya ait Donbas bölgesinde keskin nişancılar Ukrayna askerlerini öldürüyor, bir yandan sınıra asker yığıyorlardı. Putin Ukrayna’yı öteden beri Rusya’nın bir parçası olarak görüyor, hatta geçmişte Lenin’in Ukrayna politikasını eleştiriyor ve Sovyetlerden ayrılmasının büyük bir hata olduğunu düşünüyordu. Ukrayna’nın yer altı ve yer üstü zenginlikleri ayrıca Sovyetlerden ayrılınca son derece sanayileşmiş güçlü bir alt yapısı olduğu biliniyor. 12 Temmuz 2021’de Putin bir makale yazıyordu. “Ukrayna’nın gerçek egemenliği ancak Rusya ile ortaklı kurarsa mümkün olur” diyordu. Makaleden birkaç ay sonra Ukrayna çevresine Rus askerleri yığmaya, sahra hastaneleri inşa etmeye başlamışlardı. Ukrayna’nın doğusunda yer alan Rus nüfusun çoğunlukta olduğu Donetsk ve Luhansk’ta Rus ayrılıkçıların bağımsızlığının Rusya tarafından tanınması iki ülke arasında ipleri daha da germişti. İkisi de Ortadoks olan ve ortak bir tarihi bağı olan Ukrayna ve Rusya kanlı bıçaklı düşman noktasına sadece toprak kavgasıyla gelmediler.

Nato’ya girme girişimleri oldu. Bu şu demekti. Ukrayna Nato’ya girdiği zaman Nato Kafkaslarda da Rusya ile sınırdaş oluyordu. Zaten Polonya, Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan kuzeyde 3 baltık ülkesi Nato üyesi ve bu şekilde kuşatılmış bir Rusya olacaktı. Estonya, Litvanya, Letonya Nato’ya girmiş olsa bile stratejik olarak Rusya’nın güvenliğini tehlikeye atacak pozisyonları yoktu. Karadeniz ile bağlantısı olan ve Belarus’la Avrupa arasında gerçek anlamda tampon bölge olan Ukrayna Rusya için daha önemliydi. Bu yüzden Putin Nato ile komşu olmak istemiyordu. Nato savunma paktı olarak görülse de Amerika güdümünde pekala saldırı pozisyonu alacağı da su götürmez bir gerçektir. Nitekim Putin Moskova-Kiev gerilimi üzerine Rusya sorunları barışçıl yöntemlerle çözmeye çalışıyor. “Ukrayna’nın Nato’ya katılma ihtimali bizim için tehdittir. Nato’nun 5 nci maddesine göre üye ülkelerden birine saldırı olursa hepsi saldırıya uğrayan ülkenin yanında olmak zorunda” diye bir demeci vardı. Tüm bu yaşananlar Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir misali olası gelişmeleri öngörüyordu. Donbas ve Luhansk’taki 2014’den yana süren çatışmalarda 14 binden fazla kişi yaşamını yitirmişti. Bağımsızlığını ilan eden Donbas ve Luhansk’ı Rusya tanıyor ve Ukrayna’yla savaş çanları çalmaya başlıyordu. Türkiye’de ve dünyada Rus askeri üstünlüğü kabul görüyor, tv ve oturumlarda Ukrayna ve Rusya arasındaki orantısız güçten dem vuruluyordu. Asker sayısı, teçhizat ve mühimmat bakımından Ukrayna dezavantajlı görünebilir. Ama zannımca bu her zaman belirleyici olmayabilir. Eğer öyle olsaydı Rusya’nın Afganistan hezimeti ve 2 milyonluk Çeçenistan’da verdiği zayiatları ve savaşın süresini göz önüne aldığımızda Ukrayna kolay lokma değildir. Avrupa’nın yüzölçümü en büyük ülkesi 45 milyonluk azımsanmayacak bir nüfusu sahiptir. Ayrıca Zelenski iki hafta önce başlayan Rus işgaline karşı geçmişteki Ukrayna liderleri gibi ülkesini terk etmedi ve direnç göstermeye devam ediyor. Rusya’nın kendisini ve ülkesini hamamböceği gibi ezeceğini hissetmiş olmalı ki tüm ülkelerden silah, destek ve özellikle bıyıklarını hamamböceğine benzettiği Erdoğan’dan arabulucu olmasını istiyor “görüşme ve diyaloğa açığız” diyordu. Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin üzerinden geçen iki haftalık süreçte çatışmaların meskun mahalde yayılması ile beraber Ukrayna halkının ve ordusunun gösterdiği inanılmaz irade ve direnç Rusya’nın hesaplarını bozmaktadır. O yüzden daha ağır konvansiyonel silahlara başvurduğunu düşünüyorum. Taşan sabırlar ve Rus askerlerin sivillere gelişi güzel ateş açması da bu yüzden. Aynı zamanda hibrit bir savaşı tam bir bilgi kirliliği yalan haberlerin servis edildiğine de tanık oluyoruz. Bu her iki tarafın moral bozma amaçlı kayıp ve üstünlüğü kasıtlı olarak az ya da çok gösterdiği askeri bir stratejidir, bir nevi psikolojik harptir. Ve şu anlık konvansiyonel bir savaş seyrindeyken Rusya’nın aba altından nükleer sopasını Ukrayna’yla beraber olması ve kendisine karşı koyması muhtemel devletlere göstermesi endişeleri daha da artırıyor. Ukrayna ve Rusya arasında savaşın sonlandırılmasına yönelik barış görüşmeleri Belarus’ta bir sonuca ulaşamamışken ülkemizde bir araya gelmeleri gündemde. Avrupa enerji ve doğalgaz alımında büyük oranda Rusya’ya bağımlı. Yaptırımlarla Rusya köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyorsa da Rusya hazırlıklıyım imajı veriyor. Putin “bizim ekonomimiz zarar görürse dünya ekonomisi de zarar görür” diyerek elindeki kozlarını masaya koyuyor.

         Tüm bu restleşmeler insani boyutlarıyla yerlerinden yurtlarından olan Ukrayna’lılara oluyor ve pandemiden bu yana alt üst olan dünya ekonomisi bu savaşın yarattığı krizle iyice batak bir konuma geliyor. Savaş savaştır ve savaşta her iki tarafta acı çeker. Tarafların anlaşma zemininde buluşması en büyük temennimiz. Ben iki ülkenin de masada elini güçlendirmek için savaşta direnç göstermeye çabaladığını görüyorum. Ama uzun vadede Rusya’da böylesi bir savaşın ekonomik mali ve insani yıkımlarını içte ve dışta fazla taşıyamaz. Ukrayna’da yaşanan insani kriz ortada, baştan sona yıkılan bir ülke savaşın balta vurduğu zaten kötü olan bir ekonomi. Anlaşma her iki ülke için kazan kazan olacaktır. Rusya Ukrayna’nın Nato’ya girmesini istemiyor ve bu kırmızı çizgimdir diyor. Ukrayna kaybettiği bölgeleri ve Rus işgalcilerin ülkesini terk etmesini istiyor. İlerleyen günlerde savaş nereye evrilir hep beraber göreceğiz. “Filler tepişir, karıncalar ezilir” Maalesef Rusya, ABD, Nato tepişmesinde olan Ukrayna’ya olmuştur.