“Dost dost diye nicesine sarıldım

Benim sadık yârim kara topraktır.”

 

Aşık Veysel ŞATIROĞLU’nun bu meşhur dizelerini yediden yetmişe bilmeyenimiz yoktur. Büyük halk ozanımız 21 Mart 1973’te hayata gözlerini kapamıştı. Ardında nice güzel şiir bırakan, pek çoğubestelenen eserleri, o günden bu yana dillere pelesenk olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Peki neydi bu kadar sevilmesinin nedeni? Anadolu’nun bağrından doğan Aşık Veysel, bir anlamda  trajik bir hayat yaşamıştı. Düş kırıklıkları, yalnızlık, çaresizlik ve talihsizliklerle dolu yaşamında sazıyla – sözüyle hayata tutunmuş; vatanı ve milletine olan sevgisinden asla vazgeçmemiştir. Kah yaşama sevinci, kah içindeki tüm umutsuzluk, halet-i ruhiyesinin onun hayatının bir yansımasıydı adeta. Şiirlerinde aşkı, insan sevgisini, toprağı anlatıyor; daima birleştirici öğütler veren dizelerinde sevgi, birlik, beraberlik konularına değiniyordu. Ölümünün üzerinden 49 yıl geçen usta şair ve büyük halk ozanımız Aşık Veysel’in 21 Mart ölüm yıldönümü, ne tevafuktur ki, Dünya Şiir Günü ile aynı gündür. Dünya Şiir Günü, 1999’da ilan edilmiştir. Bu özel günde, Ulusal ve uluslararası düzeyde şiir sanatının gelişimine katkı ve farkındalık sağlamak amacıyla, her yıl çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Hani derler ya, “Şiirin olduğu yerde umutsuzluk olmaz” diye, eski çağlardan beri var olan bu edebiyat türü, kanaatimce Aşık Veysel ŞATIROĞLU’nun 10 yaşında içine hapsolduğu karanlık dünyasına açılan, ona nefes aldıran pencereleri olmuştu. “Uzun İnce Bir Yoldayım, Dostlar Beni Hatırlasın, Kara Toprak, Sen Bir Ceylan Olsan” gibi çok tanınan  şiirleri başta olmak üzere,  ardında daha birçok eser bırakmıştır. Popüler kültür yaygınlaştıkça ve yerini sağlamlaştırdıkça yeni nesil ve gelecek nesillerin edebiyatımızın köklü eserleri ve bu eserleri icra edip bırakanlara karşı araştırma ilgi ve merakının azaldığı ve hatta giderek kaybolduğu düşüncesindeyim. Ülkemizde 21 Mart haftasında ölüm yıl dönümünde Aşık Veysel’i anma programları yapılmaktadır. Özellikle adına kurulmuş olan Aşık Veysel Kültür Derneği, onun nezdinde doğduğu topraklara ait kültürü tanıtmak; onun eser, şiir ve sanatını tanıtmak maksadıyla, 1972’de kuruldu. Dernek halen Ankara’da bu faaliyetlerine aktif olarak devam etmektedir. Tam adı Veysel ŞATIROĞLU olan büyük ozanımız, 1894’de Sivas ili, Şarkışla ilçesi, Sivrialan köyünde dünyaya geldi. O dönemin şartlarında çiçek hastalığı çok yaygındı. İki kız kardeşi bu nedenle vefat eden Aşık Veysel de bu hastalığı yakalanarak bir gözünü kaybetmişti. Bir gözünün tedaviyle kurtulma şansı var ise de elim bir kaza sonucunda, onu da  kaybetmişti. İşte Veysel ŞATIROĞLU’nu “Aşık Veysel” olmaya götüren bu süreç de, bu noktada başlayacaktı. Gittikçe içine kapanmış, babası ise onun bu haline bir deva olur düşüncesiyle, ona bir saz almıştı. İki saz ustasından dersler alarak, bir süre sonra ustaca saz çalar olmuştu. Sonrasında art arda, anne ve babasını kaybetmiş, bilahare yaptığı ilk evliliğinde de eşi kendisini terk etmişti. Bu terk ediliş, ona en az görememesi kadar acı vermiş, şu dizelerde gönül sızısını dile getirmişti. “Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa” ve yine başka bir şiirinde de “Bir vefasız yâre bağlandım” demişti. Küçük yaştaki bir çocuğuyla kalakalmış ve daha sonra o küçük çocuk da yaşamını yitirince, 1928 yılında ikinci evliliğini yapmıştı. Dünyaya gelen 7 çocuğundan, ikisini kaybetmişti. 1930’da köy enstitülerinde Ahmet Kutsi TECER’le tanışmış; 5 Ocak 1931’de katıldığı “Sivas Aşıklar Bayramı”nda adı duyulmaya başlanmıştı. Bundan sonraki hayatında, bir süre yurdu dolaşıp, köy enstitülerinde saz dersleri verdi.

                Aşık Veysel, ilk şiirini Atatürk’e yazmıştır. Çok görmek istediği halde, bazı yaşanan şanssızlıklarsonucu, eserini Ata’ya bizzat okuyamadan geri dönmüştür. “Atatürk ve Cumhuriyet Destanı adlı eserleri aynı şiirdir.” Ata’ya olan sevgisini, onun kaybından sonra yazdığı “Atatürk’e Ağıt” şiirinde de görüyoruz. Onlarca eseri olan Aşık Veysel, “Sefil Veysel” ve “Veysel Şatır” gibi mahlaslar kullanmıştır. Bir şiiri hariç, diğer şiirleri dörtlüklerden oluşur. 1973 yılında akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybettiği 21 Mart tarihi, onun adına onu ve eserlerini yaşatmak gayesiyle etkinliklerle anılmaktadır. Bir şiirinde ilk dizelerde şöyle der:

                Dostlar beni hatırlasın

                Ben giderim adım kalır

                Dostlar beni hatırlasın

                Düğün olur bayram olur

                Dostlar beni hatırlasın

                Can kafeste durmaz uçar

                Dünya bir han konan göçer

 

Yine, hastalandığı günlerde oğlu Ahmet ŞATIROĞLU’na yazdırdığı şiirinin ilk dizeleri şöyledir.

                Selam saygı hepinize

                Gelmez yola gidiyorum

                Ne şehire ne de köye

                Gelmez yola gidiyorum

 

Bu şiiri, adeta hayata veda niteliğinde bir şiirdir. Bugün Sivas Şarkışla’daki evi müze olarak hizmet veriyor. Veysel’in 3 şiir kitabı vardı ve ölümü sonrası 1984’de “Bütün şiirleri” adlı eseri, tekrar yayımlandı. 1970’li yıllarda Esin AVŞAR, Hümeyra, Selda BAĞCAN, Gülden KARABÖCEK, Fikret KIZILOK gibi sanatçılar, Aşık Veysel’in şiirlerini müziğe uyarlayarak, O’nun eserlerinin giderek daha çok  tanınması ve yayılmasına büyük katkıda bulundular. Büyük halk ozanımızın vefat günü 21 Mart, yine ne  tevafuktur ki, ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyenlerin yıllarca içine nefret ve terör tohumları attığı, asıl amacı ve anlamından saptırarak dejenere etmeye çalıştıkları 21 Mart Nevruz Bahar Bayramına denk gelmektedir. Oysa ki bu bayram, tüm dünyadaki Türk Topluluklarınca kutlanan,  çok önem verilen ve fertleri arasında, dostluk- neşe ve kardeşliği güçlendiren bir etkiye sahiptir. Büyük halk ozanımızı, ölümünden biri kaç saat öncesine kadar bile “Birbirinizle, konu komşuyla iyi geçinin, dirliğiniz, düzeniniz bozulmasın” diyor.

Kürt’ü, Türk’ü ne Çerkez’i

Hep Adem’in oğlu kızı

Beraberce şehit, gazi

Yanlış var mı ve neresi

 

Dizeleriyle top yekun birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapıyordu. Ta, o günlerde verdiği mesajlar, adeta bugünümüze ışık tutmaktadır. O, Aşık geleneğinin son büyük temsilcilerindendir. Eserleri yabancı sanatçılara da ilham olmuştur. Hayatta ufacık tersliklerle karşılaştığımızda  hemen şikayet eden bizler, Aşık Veysel’in içindeki yaşama sevincini, umudu, talihsizlikleri kabullenip azimle, o kadar dert ve sıkıntılara rağmen, yine de hayata tutunuşunu örnek almalıyız.

                Evet 21 Mart “Dostlar seni unutmadı” Aşık Veysel. “Şiir varsa umut var, umut varsa bahar var.” diyerek, onun şu dizelerini paylaşarak yaşam sevinciniz daim olsun diyorum.

                Ağaçlar al giydi kuşlar dillendi

                Açtı bahar çiçekleri Ada’nın

                Toprak mevce geldi yer yeşillendi

                Açtı bahar çiçekleri Ada’nın

 

 

 İlk kez 1999 yılında UNESCO tarafından ilan edilen ve dünya çapında kutlanan Dünya Şiir Günü, farkındalık yaratmak ve ulusal, evrensel, bölgesel şiire destek vermek amaçlı kutlanıyor.