HAVVADAN BERİ SÜRGÜN

“Eğer bir yerde bilime, demokrasiye, barışa ve aydınlığa aç bir çocuk senin ışığını bekliyorsa sönmeye hakkın yoktur. Işıyacaksın, ölüme saniyeler kalmış olsa bile…” Prof.Dr. Türkan SAYLAN

            Çok enteresan günlerden geçiyoruz. Gün ve gecenin siyah ve beyazın farkı gibi keskin bir gidişat bu… Belki binlerce kez dile getirildi, milyon kez yazıldı, , fakat bitmedi kadın olmanın bedeli. Tutturmuşlar kadın hakları, bu ülkede kadının adı var mı ki hakkı olsun, önce adını kabulleniniz bayan mefhumundan kadın tanımına evrilememişken. Seçme ve seçilme hakkı verilen18’ini doldurduğunda hayatına dair karar mekanizmasına yasal olarak kavuşan kadınlarımız haklarını kullanamıyor maalesef. Gelenek göreneklerin, katı normların altında T.C’nin ona verdiği hakları baskı ve zorbalık karşısında kullanamayarak ezilen kadınlarımız. Hepsi öyle mi, derseniz elbette az kısmı istisna. Fiziki, psikolojik şiddet boyutlarına girmeyeceğim zira yazılı görsel medyada hepimizin bildiği trajediler malumunuz. Türkiye Cumhuriyetinde 1934’de seçme ve seçilme hakkı tanınan Türk kadını daha önce var olmadığı pek çok meslek dalında ilkleri gerçekleştirerek sosyal yaşamdaki yerini almıştır. Onlarca yıldır süregelen toplumda demokratik, çağdaş yaşama kavuşma gayesiyle kadınların savaşı bitmedi. Bu konuda yakın dönemde çalışmaları ve örnek yaşamıyla Profesör doktor Türkan Saylan’ı hatırlayalım. “Her eğitimli kadının bu Cumhuriyete borcu var” demişti

74 yıllık yaşamında tıpta cüzzam hastalığı üzerine yoğunlaştığı ihtisasında sayısız insana şifa ve umut olmuştur. Aynı zamanda pek çok STK’da da görev almıştır. 1990’da oluşturulan “İÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin kuruluşunda yönetim ve faaliyetlerinde aktif rol oynadı. ÇYDD, TÜRKÇAĞ, KANKEY vakfı ile Cüzzam Savaş derneği ve vakfı başkanlığını da yürütmüştür. Yaşamını insanlığa adamıştı. Bu uğurda mücadele vermişti. 2000 yılında kız çocuklarının okuması için Kardelenler projesini basına duyurmuştur. Maddi ve kültürel olumsuzluklardan dolayı okuyamayan, okula gönderilmeyen pek çok çocuk onun sayesinde eğitim öğretime kavuşmuştur. Prof. Dr. Türkan Saylan örnek bir Cumhuriyet kadınıdır. Yaptığı sayısız çalışmalarıyla yurt içi ve yurt dışında sayısız ödül almıştır. Bugün onun kardelenleri büyümüş, toplumda pek çok alanda farklı mesleklerde görev almışlardır. Bizler şikayet etmek yerine haklarımız için daha çok çaba göstermeli STK’lar ile el ele vermeliyiz. “Her çocuk okumalı, mücadelemin sebebi bu” diyen Türkan Saylan’ı minnetle analım.

Kadının görevini çocuk doğurmak ve ev sarmalı içinde hizmetçi ve seks objesi gören kesimlerin eğitime hayatını adamış olanları alkışlamasını bekleyemeyiz. “Bana bütün dünyayı bağışlasalar, dünya saltanatı verseler sonra kızımı bir saat okula gönder deseler vallahi göndermem” diyenler o zihniyetin özetidir. Bugün toplumun bana ne, diye kayıtsız kaldığı yapılanmalar gün gelecek hepinize dokunacaktır. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın kafasındaysanız biliniz ki o yılan piton, anakonda olur, gün gelir sizi de sokar. Afganistan bugün tüm kazanımlarını kaybetti. Kız çocukları okula gidemiyor. Elinizdekilerin kıymetini anlamak için sahip olamayanlara bakmanız yeterli. Kadın şeytandır, kadın yüzünden insanoğlu cennetten dünyaya sürgün edildi diyen kadın düşmanları kadını sosyal yaşamdan meskun mahale hapsetmenin peşinde. Karanlık ve gecenin şafakta çarpışması gibi bilim, akıl ve bağnazlığın savaşı devam ediyor. Kadın şeytandır diyenlerle değil “Cennet anaların ayağı altındadır” diyenlerle saf tutmanız dileğiyle şimdilik hoşçakalın…