Her 1 Nisan’da eminim hepinizin ufakta olsa bir şakalanma hadisesi söz konusu olmuştur. Ülkemizde pek yaygın olmamakla birlikte şaka günü gençler arasında yaygındır. “Bir kahkaha bir pirzolaya bedeldir” sözünde işaret edilen olgu gülmenin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkisidir. Tabiri caizse covit’ten kırılan, savaştan yorulan, bozulan dünya ekonomisinden canı çıkan insanoğlunun en çok şu günlerde gülmeye ihtiyacı var. Sokrates “insan gülmediği günü hayat defterine kaydetmemelidir” der. Ama aynı zamanda kontrollü cümlesini ekler “Gülmeyi, tuzu kullandığı gibi kullanmalı insan, sakınarak” Gülmenin önemine vurgu yaparken aynı zamanda ölçülü olmasına işaret eder. Platon gülmeyi tehlikeli, aşırı gülmeyi ise bozguncu bulur. Aristotales’e göre bebek dünyaya gelişinden kırk gün sonra gülerek insan oluşunu tamamlar. Felsefede kendine geniş yer bulan gülme eylemi mitolojidede kendine geniş yer bulmuştur. Zerdüşt’ün doğarken yüksek sesle güldüğü, mitolojide tanrıların aralarında alaycı, yıkıcı ve ateşli gülüşünün işlendiğine tanık oluruz. Muhtemelen mağaralara resim çizen ilk insanlarda gülüyordu. İnsanı insan yapan, diğer canlılardan ayıran yalnızca bize has özelliğimiz gülmedir. İnsanoğlu ağlayarak dünyaya gelir. Ağlamak içine acıları, hayal kırıklıklarını, tüm teslim oluşlarımızı hapsedip gözyaşlarıyla onları ruh ve bedenimizden atışımızdır. Evrende herşey zıddıyla yaratılmıştır. Ağlamanın zıddı ise gülmedir. Hoşumuza giden herşeye gülümser, mutlu olduğumuzda güler, neşelendiğimizde kahkaha atarız.

                1 Nisan nasıl çıktı derseniz başka kültürden gelen, bizimde benimsediğimiz bir geleneğin parçası oldu. Fransa’da Kral 9. Charles yılbaşını 1 Nisandan 1 Ocağa aldırır. Halk bunu hemen benimsemez, hala 1 Nisanı yılbaşı kabul etmeye devam eder. Yeni yılbaşını kabul edenler Nisan 1’i yılbaşı kabul edenlere türlü şakalar yapmaya başlarlar. Onlara “Nisan balığı” derlermiş. İngiltere’de “aptallar günü” gibi isimlerle de anılmaktadır. ABD, Japonya, Belçika gibi Amerika, Asya ve Avrupa kıtasında da pek çok ülkede şaka günü olarak kutlanmaktadır. 1 Nisan için bilinen en can sıkıcı hikayenin ise tarihin sayfalarında acı bir olaya dayandığı söylenmektedir. 15. Yüzyılın sonlarında Haçlı ordusu İspanya’daki Endülüs Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Gırnata kalesinde sıkışan Müslümanları kandırmak isteyen haçlı kumandanı bir hile düşünür.  31 Mart gecesi eline Kur’an ve İncil’i alarak “şu iki kitaba yemin ediyorum ki bu akşam teslim olursanız size bir şey yapmayacağız” der. Müslümanlar canları karşılığında kaleyi teslim edince haçlı kumandanı hepsinin öldürülmesini emreder. Bunun üzerine Müslümanlar “bize yemin etmiş, söz vermiştiniz” derler. Kumandan alaycı bir tavırla “benim sözüm dün akşam içindi, bugün için size bir sözüm yoktur” diyerek cevaplar. Hikayeye göre Hristiyanların hile günü olarak kutladığı bugün 1 Nisandır. İşte olumlu olumsuz tüm rivayetleriyle o günlerden bugünlere dünyada yayılım gösteren bir şaka günü olarak kutlanmaktadır. Ülkemiz medyasında ise bazen şok başlıklı haberlerle izleyicide heyecan uyandırılarak haberler yapılmaktadır. Güldürme amaçlı bu haberler nadirde olsa Tv’lerde yer almaktadır. Kültürümüzde gülmenin üzerine söylenmiş ve büyüklerimiz tarafından aşağı yukarı hepimizin duyduğu darb-ı mesel haline gelmiş tabirler vardır. “deli deli, gülme”, “adam gibi gül”, “edepli gül”, “ne sırıtıyorsun kelle gibi”, “pişmiş kelle gibi sırıtma”, “ağzını kapatta gül sinek kaçacak” gülmenin de bir ölçüde olması, aşırısının hoş karşılanmayacağı, terbiye ve adab-ı muaşeretle ilişkilendirildiği bir toplumda yaşıyoruz. Tüm bu baskıcı anlayışlar hakimken hayatın zor koşulları karşısında bırakın gülmeyi tebessümü dahi unuttuk. Oysa bırakın çocuklar, gençler, yetişkinler ve yaşlılar gülsünler, kahkaha atsınlar. İnsanları mizahında kara mizahını yapacak hale getirmeyin. Oysa ne dedik İnsanı insan yapan, diğer canlılarda olmayan tinsel bir özellikti gülmek. Bir sabah uyansak ve savaşlar bitip hastalıklar yok olsa, ekonomik buhran sonlansa. Kısacası her şey güllük gülistanlık olsa. Mümkün değil dediğinizi duyar gibiyim. O zaman bırakın kendinizi sıkmayı, başkalarının gülümseyişini  yüzünde dondurmayı. Sevin, sevilin, gülün, güldürün, mutlu olun, mutlu edin kahkaha da atın. Günümüzde artık hayat şartları o kadar zorlayıcı ki zaten her şey şaka gibi...