KIBRIS MİLLİ MESELE
 
  “Sevgili kardeşlerim! Biz milliyetçiliği sokak duvarlarına değil, Kıbrıs’ın Beş parmak dağlarına, Ege’nin deniz yataklarına, Afyon’un haşhaş tarlalarına yazmışız.” Bülent Ecevit

            Kıbrıs barış harekatının 48. Yıldönümünü kutladık. 20 Temmuz 1974’de havadan indirme, karadan çıkartma ile tahakkuk etmiştir. Sonuçları ve etkisi bakımından yakın dönemde ülkemizin giriştiği en mühim savaştır. Değerli okurlar tarih okumak hele aynı makaleleri tekrar okumak Tv.lerde izlemek değişen kuşağa sıkıcı gelebilir. Fakat nasıl ki çivi çakarken çivi her darbede sağlamlaşır duvarda hemhal olursa, bizim görevimizde gelecek nesillere tarihini tekrar  anlatmak zihinlerine işlemektir. Tarihini bilmeyen uluslar, dağılmaya sonunda yok olmaya mahkumdur. Osmanlı imparatorluğundan sonra Türkiye Cumhuriyeti ondan arta kalan sorunlarla boğuştu. Bunlardan biri de Kıbrıs sorunuydu. Oradaki Türklerin güvenliğinin garantörü Türkiyeydi. Ege adaları ,Kıbrıs , konumları, etraflarındaki denizlerdeki hammadde kaynakları, petrol, doğalgaz rezervleri, emperyal devletlerin iştahını kabartıyor. Yunanistan’ı tarih boyunca maşa olarak kullanan Avrupa devletleri anlaşmazlıkları körüklüyordu. Rum ve Ermeni çetelerinin Anadolu’da yaptığı katliamları aratmayan  olaylar yaşanıyordu. TRT de  yıllarca gösterilen  son yıllarda RTÜK engeline takıldığını düşündüğüm kanlı küvet zihinlere kazındı. “Kanlı Noel” olarak geçen Rum katliamında  Binbaşı Nihat İlhan eşi Mürüvet İlhan ile çocukları  küvetde kurşuna dizilerek katledilmişti. Türklere yönelik yağmalamalar tecavüzler, katliamlar pik yapmıştı. 1957’de Rauf Denktaş’ın yönettiği Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kuruldu. Türkiye’nin bilgisi ve izni ile eğitildiler. Ve Yunanistan’ca eğitilen EOKA’ya karşı koyacak teçhizat ve eğitime kavuştular. 20 Temmuz 1974’de Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan gibi sağ ve sol görüşün tek bir emelde birleşmesi yani Kıbrıs Türklerinin hür ve bağımsız yaşama hakkının verilmesi ve korunması kapsamında askeri hazırlıklar tamamlandı. Adaya çıkartma yapıldı. Beşparmak dağlarına inen kahraman Türk komandosu  destan yazdı. Avrupa ve ABD kamuoyunda ise ilk harekat meşru görüldü. Fakat cereyan eden sonraki gelişmeler Rumların adadaki Türk askerine saldırıları arttı. Cenevre toplantısında adanın anayasal statüsünün belirsizliği 14 Ağustos’ta ikinci askeri harekatı gerçekleştirmemize yol açtı. Fakat dünya kamuoyu bunu Türklerin toprak işgali olarak gördü, tazminata mahkum edilen Türkiye Rumlara ödeme yapmayı reddedince 3 yıl silah ambargosuna maruz kaldı. Kıbrıs barış harekatı denince  akla dönemin başbakanı Bülent Ecevit ve yardımcısı Necmettin Erbakan gelir. Hatırlanması gereken bir diğer nokta da MHP gelen başkanı Alparslan Türkeş’in harekata verdiği destektir. Ecevit’in onunla yaptığı telefon görüşmesi ve harekatın devam ettirilmesi yoksa ileride ABD ve Avrupa’nın Türklere yeni sorunlar çıkaracağı yönünde Türkeş’in görüşleri sonrası ikinci harekatla adaya barış, Türklerin adadaki varlığının can ve mal güvenliğinin sağlanması amaçlanmıştır. Hümanist olabilirsiniz. Lakin devlet işleyişinde ulusça azınlığa düşerseniz neler olabileceğini dair Osmanlı çöküş sürecini okuyunuz. Devşirmelerin Rum ve Ermeni nüfusun savaşlarda daha da kırılan sayıca azalan Türk nüfusa Kurtuluş savaşında neler yaptığını okuyunuz. Dünya halkları kardeştir. İnsanlık ortak değerleri savaşta, barışta yardımlaşmak evrenseldir. Velhasıl evli evine köylü köyüne düsturunu unutursanız bir gün dağdaki gelir bağdakini kovar. Casus yapılar kasetler ,kumpaslarla fetö gibi örgütlerle istikrarımıza dinamit koymak istiyorlar. Bunları boşa çıkarmak için temel vasıf şudur. “Namuslu bir hikayen varsa seni kimse satın alamaz.”  Bülent Ecevit