“Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz

Sultan Süleyman’a kalmadı

Böyle hiçbir kitap yazmaz”

                                        Aysel Gürel

Değerli okurlar dünyanın en güçlü ,en yaşlı kraliçesi öldü. Dünya gündeminde ve ülkemiz medyasında yer buldu. Birçoğu ondan  büyükannesi ölmüş gibi derin keder duyarak bahsetti. Kimileri de emperyalist İngiltere’nin günahlarından sorumlu tutarak ‘’Ateşi bol olsun,’’ dedi. Karun’da olsan Sultan Süleyman da olsan Rockfeller  olup organlarını da değiştirtsen pamuklara sarılıp kovandaki ana arı gibi de bakılsa Kraliçe Elizabeth de ebediyete intikal etti. Şüphesiz  İngilizler için çok şey ifade ediyordu.  Sarsılmaz otorite ,güven istikrar timsali halkının mommy’si idi. Coğrafya kader midir? Ya da Kraliçe doğmak kader midir? York Dükü Albert (6. George) ve Düşes Elizabeth’in çocuğu olarak Londra’da 1926’da dünyaya geldi. Vakur bir tavrı olduğu söylenir. Winston Churchill ‘’Bir çocuktan hiç beklenmeyecek şekilde bir otoritesi vardı.’’demişti. İyi eğitimliydi, birçok yabancı dil biliyordu. Amcası 8.Edward İngiliz Kraliyetinin o zamanki örfüne aykırı olarak boşanmış bir kadınla evlenince tahttan feragat edip sırasını kardeşine verince kraliyetin kaderini değiştirmişti. İlerleyen yıllarda evlenen Elizabeth babasının ölümüyle 25 yaşında 1953’te tahta çıktı.. Göreve bağlılığı, halkına adanmışlığıyla 2. Dünya Savaşı’nda askeri hizmete katılan tek devlet başkanı olması gönüllerde taht kurmuştu. İngiltere hüküm sürdüğü ülkelerde kültürünü dilini dinini de zorla empoze eder ki artık o ülkenin adından başka her şeyiyle  İngiliz eyaleti olmasını sağlar. Çoğu bağımsızlıklarını kazandıktan sonra İngiliz Milletler Topluluğuna gönüllü katıldı. Kraliçeye yas tutup gözyaşı dökmeleri de celladına aşık olan kurban misali Stockholm Sendromu ile açıklanabilir. Yine de toplumlarını uyandırmaya çalışan Senegalli Sembene ve Güney Afrikalı Nelson Mandela gibi birçok önderler çıkarabilmişlerdir. Sembene kraliçenin verdiği ödülü onun gözlerine bakarak uzun bir konuşmayla kendi dilinde reddeder ve ‘’İnsan onurlu doğar ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur ve sizi Afrika’dan çıkarana dek savaşacağız.’’ Demiştir. Nelson Mandela ırk ayrımcılığının mezalimini yaşayan Güney Afrika’da hapislerle geçen bir hayatta direnişin simgesi olmuştur. Sosyal medyada dolaşan eski videoda Kraliçe, bozuk para atıyor yoksul Afrikalılarda kapışıyorlardı.Sonradan onun kraliçe değil Vietnam’da Fransız valisinin eşi olduğu anlaşılacaktı. Kraliçe Afrika liderlerini iyi tanıyor ve davalarına saygı duyduğu için bir dönem başbakan Thatcher’in Güney Afrika’daki ırk ayrımı yapan rejime yaptırım kararını veto etmesine tepki gösteriyordu. Yine İrlanda’da bir konuşmasında ‘’Bazı şeylerin başka türlü yapılmış olmasını ya da hiç yapılmamış olmasını dilerdik.’’ Diyecekti. İrlanda’nın yüzyıllarca İngiltere’ye karşı bağımsızlık savaşında büyük acılar çektiğini hatırlarsak ataları adına Kraliçe özür diledi sayabilirsiniz. Ağzınızda elmas kaşıkla da doğsanız dünyanın en güçlü hükümdarı da olsanız bulunduğunuz şartlar tüm yaşamınızı şekillendirir. Küçük bir çocukken ‘’Sadece köpekler ve atlarla kırsalda basit bir yaşam hayal ediyorum,’’ diyen Kraliçe tören havasında geçen ömrünün sonunda maalesef toprakla henüz kavuşamadı. Günlerdir şaşalı son törenini beklemekte… Kraliçe de olsanız tek başınıza değiştireceğiniz şeyler sayılıdır. Oysa kitleler halinde bilinç her şeyi değiştirir. Başlayan eğitim yılında öğrencilerimize başarılar dilerken Nelson Mandela’nın şu sözüne kulak verelim:

‘’Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir.’’