Yeniden ulusallığımıza ve ulusal tam bağımsızlığımıza kavuşmamızın ulviyetini dillendiren, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin resmen bütün dünyaya ilan edilişinin günü olan  29 EKİM; Ulusallığımızı ve Ulusal Bağımsızlığımızı simgeleyen ve ebediliğini taçlandıran gündür. Bu güzel günümüz, en büyük bayram Cumhuriyet Bayramı’mızın 100. Yılı  Kutlu Olsun.

 

   Birinci Dünya Harbi (1914-1918)  sonucu gündeme gelen ve Osmanlının idam edilişinin fermanı sayılan Mütareke (Mondros Mütarekesi-30 Ekim 1918) bahanesiyle o emperyalist haçlı batılılarca tarih sahnesinden yok edilmek istenilen, dahili düşmanlarca ihanete uğrayan Türk ulusumuzun ecdat yadigarı bu güzel “Vatan”ımızın yüce kurtarıcısı Büyük Asker Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün önderliğiyle yeniden elde edilen hürriyetimizin, ulusal bağımsızlığımızın ve vatanı ve milletiyle bölünmez bir bütünlüğümüzün tarih boyunca ebediyen sürüp gideceğinin sönmeyen meşalesi ulviyetindeki en büyük bayramımız 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI; şanlı yurdumuzun ufuklarını daima aydınlatsın, Ulusallığımızın ve ulusal tam bağımsızlığımızın ebediliğine ilham olsun..

 

   Cumhuriyet, Halkın, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimidir.. Ecdadımızın, Şehit ve Gazilerimizin emaneti bu kutsal vatanımızın ebediliğine, ufuklarının daima aydınlık olmasına rehberlik eden Büyük Atatürk’ün “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.”(Gz.M.K.A.)  sözünün temeli sayılan Parlamenter Meclis sistemine dayalı bulunan Cumhuriyet, yüksek ahlaki değere ve niteliklere dayanan bir idaredir; Cumhuriyet fazilettir.(Gz.M.K.A.)  Bunun için olsa gerek, “Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli muhafızlar ister.”(Gz.M.K.A.)  öğüdünde bulunan millî rehberimiz, ulusal önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Ulusal egemenlik, milletin namusudur, haysiyetidir, şerefidir.(Gz.M.K.A.). demişti işgale karşı direnişin gerekliliği için, vatanın ve milletin yenden hürriyetinin temini için.. Çünkü, düşman işgalinin yaygınlaştığı bir yerde “Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir.”(Gz.M.K.A.)  İşte bunun içindir ki, Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”(Gz.M.K.A.) (22 Haziran 1919, Amasya Tamimi)  Düşman mezalimine uğrayan cefakar Anadolu halkının ve bu güzel Anadolu toprağının o düşman işgalinden kurtuluşunun ve hatta bu güzel Cumhuriyet’imizin, Türkiye Cumhuriyeti’mizin kuruluşunun temini için Millî Mücadele’yi başlattıydı Atatürk..

 

   (Ne hazindir ki, o düşmanların dahili işbirlikçileri de zaman zaman o işgalci düşmanlar gibi ve hatta onlardan daha fazla mezalimlerde de bulunduydular Atatürk yandaşı Kuvayı Millîyecilere, Kuvayı Millîye destekçilerine karşı..  Ki, İstiklâl Savaşı Gazisi dedem de (Annemin babası Gazi Hüseyin ACAR) İstiklâl Harbi yılları esnasında düşman işbirlikçisi o dahili hainlerin mezalimlerine maruz kalanlardandı.!)

    

   Gereksiz girilen bir harbin sonunda maruz kalınan o işgallere karşı İnönü’de(1921), Sakarya’da(1922), Dumlupınar’da (30Ağustos1922) ve yurdun her bir sathındaki o çetin mücadelelerle zaferlere ulaşıldı.. Bu sayededir ki, Millî Mücadele ile elde edilen o zaferlerle ve bu zaferler sonucu oluşan o Lozan’daki (24 Temmuz1923) uluslar arası zeminde, eksiği gediği de olsa da elde edilen gerekli kazanımlarla bu güzel Cumhuriyet’in oluşumu sağlanan, Ulusallığımızı ve Ulusal bağımsızlığımızı taçlandıran gündür 29 EKİM.. Aydınlığa, mutluluğa, gönençli yarınlara yöneliştir 29 Ekim.. Cumhuriyeti, Ulusallığımızı ve Ulusal bağımsızlığımızı taçlandıran gündür 29 Ekim.

 

   Lozan kazanımlarının ardından İstanbul’daki ingiliz askerleri 6 Ekim 1923’te İstanbul’dan çıkarıldı. (13 Kasım 1918’de başlayan işgal  tam 4 yıl 10 ay 23 gün sonrası 6 Ekim 1923’te sona erdirildi..)    29 Ekim 1923’te  Cumhuriyet ilân edildi.. Ve  Türk milletine ait bu genç devletin adı “TÜRKİYE” oldu, Ve böylelikle yeni TÜRKİYE  CUMHURİYETİ Devleti tüm dünyaya duyuruldu..

 

   “Türkiye halkı, asırlardan beri hür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı hayatın bir gereği kabul etmiş bir milletin evlâtlarıdır. Bu millet bağımsızlıktan uzak yaşamamıştır; yaşayamaz ve yaşamayacaktır.”(Gz.M.K.A.) diyordu Atatürk.. “Türk Milleti ve Cumhuriyet ayrılmaz bir bütündür.”(Gz.M.K.A.) anlayışını, Türklüğün millî dayanışmasını pekiştiren 29 Ekim; İstiklâlimizin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin kuruluşunun tüm dünyaya ilân edilişinin bayramıdır..

 

   “Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur.”(Gz.M.K.A.)  Bunun için  Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.”(Gz.M.K.A.) diyen Büyük Atatürk, o işgal günlerinde, yokluk ve yoksulluklar içinde bulunan ecdat diyarı bu güzel yurdumuzun ve cefakâr aziz ulusumuzun o işgalden, o mezalimlerden kurtulması ve yeniden özgürlüğe kavuşulabilinmesi için etkinliklerle, kongrelerle halkı bilgilendirmeyi ve halkın iradesine başvurmayı gerekli kılan ve millî iradeyi hakim kılan Meclis’in oluşumunu sağlamıştı..  Atatürk’e göre, kuruluşunu gerçekleştirdiği (Türkiye) Büyük Millet Meclisi sayesinde Millî Mücadele’ye başlanıldı ve azimle millî zafere ulaşıldı.. O zorlu günlerden kurtuluşun sağlayıcısı Meclis’in, Parlamento’ya dayalı bir yönetim biçiminin halkımıza daha uygun olacağı inancındaydı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK..   “Türk Milleti’nin karakterine ve âdetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.”(Gz.M.K.A.) , “Tarihi yaşadığımız gibi yazdık, fakat geleceği Cumhuriyet’e inananlara, onu koruyanlara ve yaşatacaklara emanet etmek lazım.”(Gz.M.K.A.) diyen Büyük ATATÜRK’ün bu veciz sözleriyle de anlamını bulan 29 EKİM ve CUMHURİYET,  Türk’ün özgürlük ve bağımsızlığının, ebediyen var oluşunun azim ve kararlılığının, vatan sevdasının destanıdır. 

 

   Gençlik iyi yetiştirilmelidir. Bu güzel vatanın geleceğinin teminatı Türk gençliği ve bizler, Ulusal Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Hangi istiklâl vardır ki, yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.”(Gz.M.K.A.) (1919) öğüdünü “Millî mücadele şahsi hırs değil, millî ideal, millî onur sebep olmuştur.”(Gz.M.K.A.)(1925), “Türk milleti, millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.”(Gz.M.K.A.) sözleriyle millîliğin, egemenliğin ulviyetini iyi anlamalıyız..  Çünkü, “Egemenlik, hiçbir mâna, hiçbir şekil ve hiçbir renkte ve işarette ortaklık kabul etmez.”(Gz.M.K.A.)(1922), Çünkü “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”(Gz.M.K.A.) (20.01.1923) Ki, “Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, bütün millet fertlerinin arzularının, emellerinin bileşkesinden ibarettir.”(Gz.M.K.A.) (Balıkesir Nutku, 07 Şubat 1923), “Türk Genci, devrimin ve rejimin (Cumhuriyet’in) sahibi ve bekçisidir.”(Gz.M.K.A.) (Bursa Nutku, 1933) öğütlerini de göz önünde bulundurarak bu tarihi olaylar da bilinsin ve buna göre tutum alınsın ki, dünün düşmanı ve o düşmanın dahili ve harici işbirlikçileri, günümüzde de, yarınlarda da o işgal yıllarındaki benzeri oyunları, 15 Temmuz(2016) gibi bir ihaneti tekrar tekrar oynama fırsatına kavuşamasınlar; dünün benzeri gibi aydınlarımıza, subaylarımıza dair kumpaslara, sinsi şer senaryolara yönelemeye zemin bulamasınlar.!

 

   Türklüğün, Türkiye’nin düşmanları, o şer Sevr Bop emelleri için sinsice din şemsiyesine gizlenirler, laikliği yıpratmaya, laikliği kötü göstermeye çalışırlar. Gençliğimiz, halkımız, Laikliğin dinsizlik olmadığını, laikliğin de Cumhuriyet’in dayanaklarından olduğunu bilsinler. Kimilerinin, laiklik üzerinden, dinsel söylemler üzerinden Atatürk sevgisini sarsamaya, Atatürk yolundan saptırmaya, Cumhuriyet’ten uzaklaştırılıp emperyalizme avuç açtırmaya çalıştığını tez anlasın, kavrasın; yanılgıya düşülmesin.. Bu konuda da bakın Atatürk ne diyor ki, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en tehlikeli düşmanı, siyasi düşünceye dönüşen irtica, yobazlık ve şeriat bağnazlığıdır.”(Gz.M.K.A.) (Çünkü dünün düşmanları, Sevrcileri Anadolu halkını bu yolla yanıltma gayetindedir.!)

 

   29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, “Millî Kurtuluş”umuzun ve “Ulusal Kuruluş”umuzun Bayramı’dır. Hilafet ve Saltanat özlemcilerinin, takkiyecilerin, dünün o işgalci haçlı emperyalizmin sinsi şer işbirlikçilerinin, o mandacıların, öteden beridir bu güzel Cumhuriyet’imize yönelik kindarlıkları, karşıtlıkları süregelmektedir.. Bu durumu sezinleyen ve “Bütün ümidim gençliktedir!” diyen büyük önderimiz Anafartalar, Sakarya ve Dumlupınar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu güzel Cumhuriyet’i koruma ve kollama görevini öncelikli olarak gençlerimize veriyor; “Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sisiniz. Cumhuriyet’i biz kurduk; onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizsiniz.” diyor. 

 

   Bu nedenlerledir ki, devletimizin banisi, ulusallığımızın ve ulusal bağımsızlığımızın öncüsü Büyük Devlet Adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün onca yokluklara ve bin bir zorluklara rağmen yurdumuz ve ulusumuzun huzur ve refahı için yaptığı çabalarından, öğütlerinden ve görevlerinden esinlenerek denilebilmelidir ki, “İlkemiz, Atatürk’ün İlkesi; Ülkümüz, Atatürk’ün Ülküsü; Yolumuz, Atatürk’ün Yolu’dur.”  Bu nedenlerledir ki, Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü iyi anlamalıyız ve Atatürk Yolu’ndan azimle dosdoğru gitmeliyiz. Çünkü, Atatürkçülük, sadece laf değildir; Atatürkçülük; Atatürk İlkelerini ve Devrimlerini benimsemek ve bu Türk Devrimleri’ni dürüstçe savunmak ve onurluca yaşatmaktır; gericiliğe, Sevr bölücülüğüne, o haçlı emperyalizme, müstemlekeliğe, cehalete, sefalete onurluca karşı durmaktır..

   

   Atatürk diyor ki,  “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.” (Gz.M.K.A.)(29 Ekim 1923, Mecliste TBMM üyelerine demeci)  Türkiye Cumhuriyeti’mizi taçlandıran ve temeli 23 Nisan’da atılan 29 Ekim; yurdumuzun ve ulusumuzun coşku, huzur ve gönenç içinde bulunmasının temini ve ulusal tam bağımsızlığımızın devamlılığıdır. Bu nedenledir ki, 29 Ekim’i iyi anlamalıyız, 1923’ün 29 Ekim’ine onurluca sahip çıkmalıyız.. Dünün işgalcileri o haçlı emperyalizm ve uzantıları, dahili ve harici bedhahlar, kimi gafiller hoşnut olmazsa bile Millî Bayramlarımız daima coşkuyla ve huzur içinde kutlanılmalıdır.! 1923’e dürüstçe bağlılığın, Türkiye Cumhuriyeti’ne gönülden  sevgi ve sadakatin, Atatürk Yolu’ndan dürüstçe ve azimle dosdoğru gitmenin ifadesidir Andımız.. Kutlu olsun Cumhuriyet Bayramı’mız..

   

   Cumhuriyet, sadece laf değil, emek ister.. İyi bilinmelidir ki, Cumhuriyet, milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı bir yönetim biçimidir. Demokrasi için diğer mevcut yönetim biçimlerinin en iyisi olan Cumhuriyet, halkın egemenliğidir, seçtiği vekiller aracılığıyla halkın kendi kendisini yönetmesidir.. Meclis’e, Parlamentoya dayalı bir yönetim biçimi olan Cumhuriyet, iyi anlaşılmalı ve daima dosdoğru uygulanmalıdır. Önemli devlet adamlarımızdan Kıbrıs Fatihi Bülent ECEVİT’in dediği gibi “Meclis, Cumhuriyet’e meydan okunacak yer değildir!” (“Burası (Meclis) devlete meydan okunacak yer değildir!” Ecevit, 2 Mayıs 1999, Meclis konuşması) Ki, Cumhuriyetçilere göre, Meclis, Cumhuriyet ve Cumhuriyet’in kazanımlarının savunulacağı ve özellikle savunulması gerektiği bir yerdir.. Cumhuriyet’i ancak Cumhuriyetçiler doğru ve dürüstçe savunabilir.. Gerçek Cumhuriyetçiler, Cumhuriyet’ten, Cumhuriyet’in kazanımlarından yana tavır alabilir.. Bu nedenlerledir ki, 29 Ekim coşkusu,  29 Ekim’i anlamaktır. 29 Ekim; Cumhuriyet’e, Cumhuriyet’imizin kazanımlarına, Cumhuriyet’imizin tarımına, sanayisine, Millî Eğitim’e ve Türk diline, kıyısıyla-ırmağıyla-adasıyla-taşıyla toprağıyla bu kutsal vatana, ulusal kalkınmaya, millî benliğimize, ulusal bütünlüğümüze daima onurluca sahip çıkmaktır; vatanımızın ve milletimizin huzur ve refahını, ay yıldızlı al bayrağımızın daima dalgalanmasını sağlamaktır, yabancıya özelleştirme girdabından uzak durmaktır..   

 

   İşgalden kurtuluşumuzun ve kuruluşumuzun öncüsü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, millî Mücadele’mizin ve Cumhuriyet’imizin  şanlı şehitlerine ve kahraman gazilerimize daima minnettarız.. Ecdadımızı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü, şehit ve gazilerimizi daima saygıyla, minnetle anmalıyız..   Haçlı Batı’nın güdülediği Osmancılık’a, hurafeye, hilafet ve saltana özlem duyanların güzel söylemli şer takkiyelerine aldanıp kanmamalıyız..! Cumhuriyet’imize, demokrasiye daima onurluca sahip çıkmalıyız.. Bunun için bilinçli Atatürkçü bir gençlik yetiştirmeliyiz ki Cumhuriyet sağlam temellere dayansın. .. Çünkü, “İstiklâlde ve istikbalde dahi bu temel bizim en kıymetli hazinemizdir.”

 

   İşgalden “Kurtuluş”umuzun ve yeniden “Kuruluş”umuzun sembolü 29 EKİM’i anlamak ve yaşatmak, dünün işgalcisi o haçlı emperyalizme karşı durmak, şehit ve gazilerimizin, ecdadımızın kutsal emaneti bu güzel vatan Türkiye’mizi, Türkiye Cumhuriyeti’mizi Atatürk Yolu’ndan giderek azimle dürüstçe savunmak ve kalkındırmak millî görevimizdir.. Yeniden hürriyet için Millî Mücadele azmiyle kanı canı pahasına savaşan şanlı şehitlerimize ve kahraman gazilerimize minnettarız.. Gayretleriyle kavuştuğumuz bu ulvi bayram 29 Ekim, yurdumuza ve ulusumuza kutlu olsun, yarınlarımız ger daim huzur ve gönençli olsun.. “En Büyük Bayram 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı”, ecdadımızın yadigarı, şanlı şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin kutsal emaneti bu güzel yurdumuza ve aziz ulusumuza Kutlu Olsun! 

 

   Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin öneminin ve de devamlılığının ulviyetini dillendiren bu millî günlerimizin, o düşman işgalinden “Kurtuluş”umuzun ve yeniden “Kuruluş”umuzun yıldönümü bayramlarımızın coşkuyla kutlanılması, iyi anlaşılması ve dosdoğru sahip çıkılması gerektiğini belirten bu Cumhuriyet; aydınlıktır, kalkınmaktır, uygarlaşmaktır.. Demokrasinin, laikliğin, çağdaşlığın, uygarlığın teminatı ve “bilhassa kimsesizlerin kimsesi” olan bu güzel Cumhuriyet; özgürce yaşamaktır, huzur ve refahtır, ulusallığımızı ve ulusal tam bağımsızlığımızı ebedi kılmaktır.

 

   29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mız ulvi bir bayramdır.. Tekrar Kutlu Olsun!  Bu büyük bayram, Ulusumuza ve tüm insanlığa huzur, mutluluk, barış ve esenlikler getirsin.

   Yaşasın Vatan, Yaşasın Millet, Yaşasın Hürriyet!(N.K)          

    Her daim coşkuyla haykıralım: Yaşasın Cumhuriyet.

  

                                                                          Kemal KOÇÖZ (E.Eğitimci)

                                                                            ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği)

                                                                            Karasu Şubesi Kurucu eski Başkanı