CHP Sakarya Milletvekili Ayça Taşkent, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 20. maddesi üzerine konuştu.

Hastanelerin şirket, hastaların ise müşteri haline getirildiği sağlık politikaları nedeniyle hekimler ve sağlık emekçilerinin güvencesizlik kıskacında olduğunu belirten CHP’li Taşkent, konuşmasında şehir hastanelerine de değindi ve “Bitirilip satılması planlanan şehir hastaneleri var. Kamuya bunca yük olan bu hastaneler küresel sermayeye satılma peşinde. Kamu kaynakları yine ülke dışına aktarılacak. Dağı taşı Arap yatırımcılara satma peşindeki yerli ve millî iktidarımızın hazin sonu... Madem şehir hastaneleri çok gerekliydi, kamu zararına yol açmıyordu, en büyük hayalinizdi, şimdi neden Körfez sermayesine satma peşindesiniz?” dedi.

 

Ayça Taşkent:

 

Ayça Taşkent açıklamayı yaptı: 

“Muhalefet partilerinin, Tabipler Birliğinin, konuyla bağlantılı sendikaların önerilerine, görüşlerine zerre kadar önem verilmeyen sağlıkla ilgili bir kanun teklifini görüşüyoruz. İktidar döneminde birçok garabet yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz; sağlık bu alanların başında geliyor. İktidarın sağlık politikaları hem halk hem hekim sağlığını açıkça hiçe sayıyor, sistemi içinden çıkılmaz bir hâle sokup kavramların içini boşaltıyor. Sağlık gibi temel bir hakkı hasta yararı yerine artık son derece göreceli bir kavram olan "hasta memnuniyeti" ya da "işletmelere özgü verimlilik" gibi kavramlar üstünden tartışıyoruz. Kamu sağlık hizmeti sayenizde ortadan kalktı. Piyasacı ve performansa dayalı sağlık sistemini "sağlıkta devrim, dönüşüm" diye pazarlamaya çalışıyorsunuz ama randevu alamayan yurttaşlar randevuları için bir sene beklediklerinde sağlıkta dönüşümü görüyorlar. Hekim ve sağlık emekçileri aldıkları ücrete baktıklarında ya da kendilerine yönelen şiddeti gördüklerinde "sağlıkta dönüşüm"le neyi kastettiğinizi çok iyi anlıyorlar.

Şehir hastanelerine bakalım. Malum "tek adam rejimi" dediğimiz garabet içinde bir kişinin hayallerine ve dolayısıyla yanlışlarına teslim olmamız bekleniyor. Şehir hastaneleriyle ilgili sorunlar bir türlü bitmiyor. Örneğin, bitirilen şehir hastanelerine bakalım. Köklü devlet hastaneleri kapatılarak yerine hasta garantili ya da yatak doluluk garantili ve bir şekilde kentlerin dışında inşa edilen ve kamu-özel ortaklığıyla işletilen şehir hastaneleri modeliyle bütçede bir kara delik oluştu. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programı'na göre şehir hastaneleri 2024 yılı içinde Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 11,4'ünü harcayacak. Denetlemeleri tam yapılmayan devasa bütçelerle birileri zengin edilirken sağlık emekçilerinin ve yurttaşların kullanamadığı, büyük, işlevsiz projeler, hayaller.

Bir türlü bitirilemeyen hastanelere bakalım. Kendi bölgem Sakarya'dan örnek vermek istiyorum: Bir milletvekili olarak bizlere gelen en yoğun talep -ki eminim tüm milletvekillerimize geliyordur- ameliyat günü alma, yoğun bakım için randevu alma gibi talepler. Böbürleniyorsunuz, "mega proje" diye sunuyorsunuz ama yurttaş doktora ulaşamıyor bile."

MR randevusu için bir sene bekleyen vatandaşlar var. 2023 yılında Sakarya'da da bitireceğinizi iddia ettiğiniz, "Tamamlayacağız." dediğiniz bin yataklı şehir dışı hastane inşaatı hâlâ devam ediyor. Konuyla ilgili soru önergemize de yanıt bekliyoruz. Sağlık sistemi bir ülkenin çağdaşlık ölçüsünde en önemli unsurlardan biridir. Halk sağlığının hiçe sayıldığı ve yaşam hakkının âdeta belli bir kesimin hakkıymış gibi sunulduğu günümüz Türkiyesi artık çağdaş ülkelerin çok gerisinde kalıyor. Sağlık emekçilerinin sağlıklı koşullarda çalışıp haklarını aldığı, toplum sağlığının korunmasının öncelendiği bir sağlık sistemini mümkün kılana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.”