Vatan ve Hürriyet Derneği Genel Başkanı Yaşar Dursun 21 Haziran Adapazarı’nın Düşman işgalinden kurtulmasıyla ilgili basın açıklaması yaptı.

Dursun, "Tarih sahnesine çıktığımız günden beri, dünyanın değişik coğrafyalarında sayısız İmparatorluklar ve devletler kurmuş Yüce Türk milletinin evlatları olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Tarihin en karanlık çağlarında bile dünya medeniyetine büyük katkılar sağlamış bir milletin mensuplarıyız. Bu gün üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyası yüz yıl önce başta Mustafa Kemal ATATÜRK ve kahraman silah arkadaşları tarafından Osmanlı’nın külleri üzerine inşa edilmiş pırıl pırıl bir Türkiye Cumhuriyeti’dir. 

Özellikle Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman arasındaki dönemde üç kıtaya hükmetmiş Osmanlı Cihan Devleti köklerinden kopup idareyi devşirme paşalar ve Sadrazamlar dahil devlet erkanına bırakınca gerilemeye başlamıştır. Bu süre zarfında Avrupa’daki teknolojik ve sosyal ilerlemelerden haberdar olmamıştır. Vehametin farkına vardıklarında ise aldıkları tedbirler fayda vermemiştir. Zaman içinde aradaki fark daha da artmış ve çöküş kaçınılmaz olmuştur." dedi.

Dursun, "Osmanlı Cihan Devleti’nin en uzun yüzyılı olarak 19. Yüzyıl gösterilir. Bütün entrikalar, yönetim zafiyetleri, isyanlar ve büyük toprak kayıpları bu yüz yılda gerçekleşmiştir. Ardı arkasına kaybedilen vatan topraklarından Anadolu coğrafyasına doğru başlayan acı, elem, keder ve ıstıraplı göçler beraberinde zulüm, işkence ve Türk soykırımını da getirmiştir. Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Ordusu dağıtılmış ve silahlarına el konulmuştur. Mütarekenin bazı maddeleri bahane edilmek suretiyle başta İstanbul ve İzmir olmak üzere Anadolu’daki şehirlerimiz işgal edilmiştir. Bu yetmiyormuş gibi, İngilizler Yunanlıları devreye sokarak Anadolu’nun top yekun işgaline zemin hazırlamışlardır. 1683 yılında Viyana bozgunu ile başlayan geri çekilme tam 238 yıl sonra Sakarya Meydan Muharebesinde durdurulmuştur.

Değerli Hemşehrilerim! 
1815 Viyana Kongresinde Osmanlıyı “hasta adam” olarak niteleyen Rus Çarı, Türkleri önce Balkanlardan, sonra Anadolu’dan atmak ve İslamiyet’i Arap yarımadasında hapsetmeyi önermiştir. Takriben yüz küsur yıllık hazırlıktan sonra düğmeye basılmış ve Anadolu işgalleri başlamıştır. İşte güzel Adapazarı’mızın işgali bu planın bir parçasıdır. " dedi.

21 HAZİRAN 1921 ADAPAZARI’NIN KURTULUŞU
Dursun, "Adapazarı’nın Kurtuluş Savaşında da önemli bir yeri vardır. Ali Fuat Cebesoy, Sırrı Bey, Hasan Cavit Bey Koçzade Mahmut Bey, Metozade Hüzeyin Efendi, Abdurahman Bey, Cevat Bey, Kaymakam Tahir Bey, Aziz Molla, İbsiz Recep, Osman Kaptan, Kazım Kaptan ve Halit Molla gibi pek çok kahramanımız Kuva-i Milliye hareketine sağladıkları yardım ve destekle milli mücadelenin şerefli sahifelerinde yer almışlardır. Bu gün güzel Adapazarı’mızın düşman işgalinden kurtuluşunun 102. Yılında hepsini saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Mustafa Kemal Paşa 9. Ordu müfettişliğine atanmış ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmıştı. Havza ve Amasya genelgelerini yayınlayıp kongreler yaparak Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştı. Üç yıl boyunca devam eden Milli Mücadele hareketinde ve Kuvay-i Milliye’nin kurulması aşamasında Adapazarı ön saflarda yerini almıştır. Adapazarı çevresindeki Türk gençleri çeşitli çeteler oluşturarak, Ermeni ve Rum çeteleriyle mücadele ediyorlardı. 10 Mayıs 1920’de Ahmet Anzavur Adapazarı ve Geyve bölgesinde ayaklanmış, ancak bütün savaşları başarısızlıkla sonuçlanarak 22 Mayıs 1920’de İstanbul’a gitmiştir. Öte yandan 11. Yunan Tümeni İzmit’i işgal altında bulundururken, 24 Mart’ta Kırkpınar’ı, Sapanca’yı, bir gün sonra da Adapazarı’nı işgal etmişti." dedi. 

Dursun, "Daha önce Geyve Boğazı'ndan gelerek Adapazarı'nı işgal etmek isteyen Yunan Kuvvetleri, Geyve’de konuşlanmış olan Ali Fuat Cebesoy Paşa’nın ordusu tarafından bozguna uğratılmıştır. Geyve Boğazı'ndan geçemeyince, İzmit üzerinden gelerek 21 Mart 1921 günü Adapazarı'nı işgal ettiler. Yunan ișgal kuvvetlerinden güç bulan yerli Ermeni ve Rum çeteleri, bölgedeki otorite boșluğundan da yararlanarak civardaki Türk köylerine karşı harekete geçerek gasp, yağma, talan, adam öldürme, ırza geçme gibi hareketlere girișmișlerdir. Yunan ișgalinin yayıldığı bölgelerde yaklaşık üç ay süren işgal süresince 21 Haziran 1921 sabahına kadar hem yunan kuvvetleri hem de yerli Ermeni ve Rum çeteleri gasp, yağmalama, öldürme, ırza geçme vb. hareketlerine devam etmeșlerdir. İşgal devam ettiği sürece Adapazarı camilerinin minarelerinden ezan okunmasına izin vermediler." dedi.

İŞGAL GECESİ
Dursun, "O gece Beraat Kandiliydi. Adapazarı'nın Müslüman – Türk ahalisi, Orhan Camii'nde yatsı namazını kılıp, Beraat Kandili'ni idrak ederken, Yunan Kuvvetlerinin komutanı Yüzbașı Lambidis, ișgal kuvvetlerinde bulunan palikaryalarına o gün șu emri verdi:
"Kimse camide yan yana durarak namaz kılmayacak. Kılanlar olursa namaz çıkıșı yakalanıp yanıma getirilecek. Siz de dıșarıda çalgı çalıp sirtaki oynayın, onları rahatsız edin." Gerçekten de palikaryalar, Adapazarlı Müslüman-Türkler Orhan Camii'nde yatsı namazı kılıp Beraat Kandilini idrak ederken, dıșarıda çalgı çalıp sirtaki oynadılar. Oraya buraya rastgele ateș ettiler. Cami avlusunda içki içip, sarhoş naraları atıp, camiden çıkan Müslümanları tartakladılar. Bir kişiyi öldürüp, bazılarını yaraladılar.

Üç ay süren Yunan işgalini Kuvay-i Miliyeciler dağıtmışlardır. İşgalin sinyallerini alan Adapazarı halkı önceden şehri boşaltmıştı. Kimsesiz kadın ve çocuklarda İran Konsolosluğu’na sığınmışlardı. 28 Mart sabahı Yunan birlikleri Sakarya’yı geçerek nehrin 500 metre doğusuna ilerlemişlerse de, Türk kuvvetleri yoğun çarpışma  ile tekrar Yunan Kuvvetlerini nehrin batısına püskürtmüştü. Kasım Bey Mayıs 1921 başlarında kolordusunu Düzce’den Geyve’ye naklediyordu.  Bir alay Sakarya Nehri boyunca yayılırken, bir alay da Arifiye-İzmit güzergâhına yerleşmişti. Diğer bir alay da İzmit dolaylarında yedekteydi. Düşmanın 19. Tümeni ise yeni bir düzenleme çerçevesinde 16 Haziran 1921’den itibaren İzmit’te toplanmaya başlamıştı ki, esas itibarıyla düşman Bursa’ya çekiliyordu." dedi.

Dursun, "Ancak düşmanın Adapazarı’ndan çekilirken şehri yakmaması için tedbirler alınmış ve Sakarya Bölge Komutanlığı’nın üç baskın kolu, 21 Haziran 1921 sabahı erken saatlerde büyük çatışmalar sonucu şehre girmişti. Osman Kaptan, Kazım Kaptan kuvvetleri ile Molla Halit kuvvetleri şehirde asayişi sağlamış, Hükümet Konağı’na Türk bayrağını çekmiş ve kurtuluştan sonraki ilk sabah ezanını da Halit Molla bizzat okumuştu. Yunanlıların yerli işbirlikçileri Rum ve Ermeni Çeteleriyle, bölge halkı üzerinde yaptıkları maddi manevi tahribat uzun yıllar tesirini gösterdiği gibi hafızalardan silinmeyecek izler bırakmıştır.

Saygı değer Hemşehrilerim!
En nihayetinde Türklere dayatılan Sevr paçavrası da TÜRKİYE BÜYÜK MİLET MECLİSİ tarafından yırtılıp atılmıştır. 24 Temmuz 1923 te Lozan antlaşmasıyla TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN TAPUSU alınmış, 29 Ekim 1923 günü isee bağımsız TÜRKİYE CUMHURİYETİN varlığı Dünyaya haykırılmıştır. Bu kutlu Cumhuriyeti kıyamete kadar yaşatmak biz TÜRK MİLLETİNİN en büyük görevidir. Bunun temel kuralarından biride tarihimize sahip çıkıp kahramanlarımızın ruhaniyetini ve isimlerini yaşatmaktır. Bu sebeple VATAN ve HÜRRİYET DERNEĞİ GENEL MERKEZİ OLARAK Sakarya’daki kahramanlarımızın isimlerinin ilimizdeki meslek yüksek okullarına verilmesini önemle talep ediyoruz. Bu nedenle üç gün sürecek imza kampanyamızı başlatıyoruz. İlgi ve alakanızı bekliyoruz. Gösterdiğiniz duyarlılıktan dolayı VATAN ve HÜRİYET DERNEĞİ GENEL MERKEZİ adına hepinize teşekkür ediyorum." dedi.

detail-photo-fancybox-1detail-photo-fancybox-2detail-photo-fancybox-3detail-photo-fancybox-4detail-photo-fancybox-5detail-photo-fancybox-6detail-photo-fancybox-7detail-photo-fancybox-8detail-photo-fancybox-9

Advert