Türkiye’de sokak köpekleriyle ilgili tartışmalar son dönemde şiddetini artırdı. Osmanlı döneminden bu yana devam eden tartışmalar için hayvanseverlerin çözüm önerisi, sokak hayvanlarının kısırlaştırılıp aşılanarak alındığı yere bırakılması… Gerek bazı yetkililerin gerekse de sokak köpekleri aleyhine içerik paylaşan sosyal medya hesaplarının dillendirdiği 'çözüm' ise sokak köpeklerinin barınaklara kapatılması…

Macaristan ziyareti dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sokak köpekleri ile ilgili yaptığı açıklamada, hayvana şiddet olayları ile gündeme gelen Konya Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Beykoz Belediyesi’nin barınaklarını ikinci kez örnek gösterdi, özellikle Beykoz Belediyesi’nin barınağındaki çalışmaları takdir etti. “Bu konunun takipçisiyim” diyen Erdoğan, “Gelişmiş ülkelerde, Avrupa'da bu sorun nasıl çözüme kavuşturulduysa biz de aynı uygulamaları hayata geçireceğiz” ifadelerini kullandı. Ancak Erdoğan, hangi Avrupa ülkesinin uygulamalarını referans alacaklarını belirtmedi. Zira Avrupa’nın sokak köpekleri ile geçmişteki imtihanı, pek parlak değil. Bu nedenle hayvan hakları savunucuları Erdoğan’ın açıklamalarına karşı tepkili. Talep ettikleri barınak yerine etkin kısırlaştırma ve aşılama…

HOLLANDA MI ROMANYA MI?

Erdoğan’ın da işaret ettiği Avrupa’da sokak hayvanlarına yönelik uygulamalar nasıl? Meral Candan’ın Gazete Duvar’da yayınlanan ‘Hayvana Şiddet Dosyası’ serisinin ikincisinde, sokaklarını hayvanlardan ‘arındırmış’ ilk ülke olarak anılan Hollanda ile 2013’te köpeklerin toplatılmasını yasalaştıran Romanya’nın deneyimi aktarılıyor. Buna göre, Hollanda’nın hayvanlarla ilgili şu an yürürlükte olan 'Ulusal Hayvan Yasası' 2011 yılında şeklini aldı ve hayvan istismarını, ihmalini ve terk etmeyi para ve hapis cezasına bağladı. Ülke yasalarına göre, hayvan istismarı söz konusu olduğunda en yüksek hapis cezası 3 yıl. Para cezası da 21 bin 750 euro. Hayvan ihmalinin üst sınırı ise 6 ay hapisken para cezası ise 8 bin 700 euro.

Hollanda Tarım Bakanlığı ülkede sokak köpeklerine nadiren rastlanmasının sebebini, köpeklerin kayıt altına alınmasının zorunlu olduğunu belirterek, “Satın da alsanız, sahiplenseniz de hayvanların tanımlanması, bakımlarının ve barınmalarının karşılanması zorunlu” sözleriyle açıklıyor. Kaçan ya da kaybolan bir köpeği, bu kayıt sistemi ile kolayca bulduklarını ifade eden bakanlık, bu sistem sayesinde ülkede 'sahipsiz' köpek olmadığını belirtiyor.

Romanya’da ise durum farklı. 4 yaşındaki bir çocuğun sokak köpeklerinin saldırısı sonucu hayatını kaybetmesinin ardından Bükreş Belediye Başkanı Sorin Oprescu, halka sokak köpekleri için ötenaziyi kabul edip etmediklerini soran bir referandum düzenleneceğini açıklamış ve Cumhurbaşkanı Traian Basescu'nun, "İnsanlar köpeklerden üstündür" şeklindeki sözleriyle tartışmalar farklı bir boyuta taşınmıştı. Tüm bunların sonunda 2013 yılında bir oylama yapan Romanya Parlamentosu, köpeklerin toplanması ve 14 gün boyunca barınakta kalıp sahiplenilmeyenlerin de itlaf edilmesinin önünü açan yasaya onay verdi.

‘CUMHURBAŞKANININ HAYVANLARLA İLGİLİ SÖZLERİNE İTİBAR ETMEMEK LAZIM’

Türkiye, hangi örneği uygulayacak ya da uygulayabilecek mi? Dayanışma Hayvan Hakları Konfederasyonu Başkanı Timur Ugan, bu soruyu şöyle yanıtladı: “Almanya’da, İtalya’da, İspanya’da, Fransa’da birçok yerde pet shop ve üretim yasak. Hayvanları terk etmenin cezası, Avrupa ülkelerinde 10 bin euro ile 30 bin euro arasında değişiyor. Çipsiz köpek zaten yok. Terk ettiği köpeğin başına sokakta bir şey gelirse sorgusuz sualsiz 2 sene hapis var. İspanya’nın Baas bölgesinde 8 saat bir köpeği bağlı tutamıyorsunuz. Günde birkaç defa dışarı çıkarıp gezdirmek zorundasınız. Avrupa ülkeleri öldürerek çözemedi bu sorunu. Biz kendilerine defalarca anlattık; ‘Popülasyonu kontrol altına alın, terk etmeye ağır ceza getirin’ dedik. Biz terk etmeye 20 bin lira ceza istedik, onlar 3 bin 200 lira ceza getirdiler. Bir hayvana işkence etmenin, tecavüz etmenin, öldürmenin cezası 300 bin euro'ya kadar çıkıyor bazı ülkelerde. Devasa bakım evleri kuran herhangi bir Avrupa ülkesi gösteremezsiniz. Böyle bir şey olamaz zaten. Bu sorunu, 20-30 sene evvel kısırlaştırmayla, getirilen yasalarla çözmüşler. Sahipli hayvana kısırlaştırma zorunluluğu getirmezseniz, doğan yavruları kayıt altına almazsanız, internetten satışa izin verirseniz, yazlık eğlence diye alınan yavruların sokağa atılmasına izin verirseniz, popülasyonu kontrol altına almanız mümkün olmaz. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı'nın hayvan hakları konusunda söylediği sözlere itibar etmemek lazım. Cumhurbaşkanı'nın hayvan haklarıyla uğraşacak hali mi var? Türkiye’nin sosyal ve ekonomik sorunları almış başını gitmiş, hayvan haklarıyla uğraşacakmış. Hayvan haklarıyla uğraşacak olsaydı, bizim önerilerimizi dinler ve sorun bugüne kadar çözülmüş olurdu. Belediyelerin, devasa barınak kuracak güçleri mi var? Belediyeler iflas durumunda şu anda. Bu açıklamalar anlamsız. Ellerinde hiçbir proje bile yok. Rüzgara göre açıklama yapıyor.”

‘TOPLUMA YANSITILDIĞI ÖLÇEKTE BİR SORUN YOK’

Türkiye Hayvanları Koruma Vakfı Başkanı Erman Paçalı da Türkiye’de yasal düzenlemelerin yeterli olduğunu ancak uygulanmadığı için başarılı olunamadığı görüşünde. Faturanın yine hayvanlara kesildiğini belirten Paçalı, “Cumhurbaşkanının örnek verdiği barınak modelleri, hayvanların kafasına kürekle vura vura öldürüldüğü, rehabilitasyon hizmetlerini vermek yerine öldürülüp de gömüldüğü toplu mezara dönüşmüş olan merkezler. Cumhurbaşkanı'nı kim yanıltıyor bilmiyorum ama birileri bu modelin çok da uygulanabilir olduğuna inandırıyor kendisini” diyor.

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin hayvan düşmanı bir gruba söz verdiğine ilişkin bazı ses kayıtlarının dolaştığını, bunu yazılı olarak CİMER’e sorduklarını ancak iki senedir yanıt alamadıklarını belirten Paçalı, “Dolayısıyla aslında topluma yansıtıldığı ölçekte bir problem yok. Kısırlaştırma seferberliği ile bu sorun aslında çok hızlı bir şekilde çözülebilecekken hayvanlar, çok büyük acılar çekeceği, suçsuz yere hapis yatacakları, ömürlerini tüketecekleri işkence merkezlerine, cezaevlerine gönderilecekler” diye konuştu.

Paçalı’nın bahsettiği ses kaydı Twitter’daki bir sohbet odasında geçiyor ve konuşmacılar arasında sokak köpeklerinin barınaklara kapatılmasını savunan Güvenli Sokaklar Derneği bulunuyor. Söz konusu konuşma, sokak köpeklerinin yer bilgilerinin girilmesi ve paylaşılması için kurulan 'Havrita' adlı uygulamanın erişime kapatılmasının ardından, Ağustos 2022 tarihinde gerçekleştiriliyor. Bu ses kaydına göre, Dr. Ahmet Toprak adlı konuşmacı, İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ile iletişim halinde olduklarını ve sokak köpekleri aleyhine kamuoyu yaratılması için çalışıldığını iddia ediyor.

‘YÜRÜTME ORGANLARI YASAMANIN ORTAYA KOYDUĞU İRADEYİ GASP EDİYOR’

Paçalı, Erdoğan’ın uygulamalar konusunda yanıltıldığına inanarak şöyle devam ediyor: "Sokak köpeklerini barınaklara toplayıp ömrünün sonuna kadar burada bakmak imkansız. Hem mali açıdan böyle bir gücümüz yok hem de o uygulamanın sonucu, ne olduğu bilinen ve tecrübe edilen bir gerçek. Bunun yerine neden yasayı uygulamıyorlar, uygulamayanlara neden cezai yaptırım gelmiyor, neden üretimi ve satışı durdurmuyorlar, neden kaçak üretimle mücadele etmiyorlar ve sorunu kökten çözme yoluna gitmiyorlar? Bunu bir türlü anlayabilmek mümkün değil. Belediyeler hâlâ görevini yapmıyor. Yasanın revizyona ihtiyacı yok. Yasama organı zaten yapması gerekeni yaptı, en insani çözümü buldu ama maalesef yürütme organları yasamanın ortaya koyduğu iradeyi gasp ediyor ve maalesef yasa uygulanmıyor. Bunun bedeli yine köpeklere ödetiliyor.”