Trump yönetimi iktidara geldikten hemen sonra yeni gümrük vergilerini yürürlüğe sokarak ABD‘nin ticaret açığı verdiği ülkelerle olan ticaret açığını düşürmeyi hedefliyor. Ayrıca yükseltilen bu vergiler sonucunda, başta uzak doğu ülkelerine yatırım yapmış olan Amerikan şirketleri olmak üzere ABD ye mal satan üreticilerin, ABD ye gelmelerini yatırımlarını ABD de yapmalarını ve böylece ülkesinin ekonomik büyümesinin yükseltilmesini amaçlıyor.
ABD‘nin bu hamlesi, başta Çin ve Avrupa Birliği olmak üzere birçok ülke ABD‘nin gümrük vergisi artırımlarına karşı misilleme yapmış olup uyguladıkları Gümrük Vergilerini arttırmışlardır. Karşılıklı yapılan bu Gümrük Vergisi artırımları dünyayı tam anlamıyla bir ticaret savaşlarının içine sokmuş bulunmaktadır.
ABD’nin getirmiş olduğu Gümrük Vergileri ve ek vergileri, ihracatlarının önemli bir kısmını ABD’ye yapan ülkeler için çok ciddi sıkıntılar yaratmaya başlamıştır.
ABD’nin bu hamlesi ile ticaret savaşları, kur savaşları yoluyla başlamış olup sertleşerek Gümrük Vergileri ve kotalar yoluyla devam etmektedir. Bu savaşın sonunda Trump’ın aldığı ithalat kısıcı önlemler, arttırılan Gümrük Vergileri ve ek vergiler yalnızca Çin’e değil bütün dünyaya uygulandı. Bu uygulamaya karşılık Çin ve başta ABD olmak üzere diğer ülkelerin bazıları da misilleme yapmaya başladı. Üretimin, dünyanın her yerinden çeşitli bileşenlerin bir araya getirilerek yapıldığı bir dünyada ticaret savaşlarının kazananı olmaz.
Bu durumun Türkiye’yi nasıl etkilediğine gelince bu yeni Gümrük Vergisi oranları yürürlüğe girmeden önce Türkiye ABD’ye çok düşük vergi oranları ile ihracat yapıyordu. ABD tarafından şimdilik standart oranın üzerinde bir ek vergi ile karşılaşmamış görünüyor. Türkiye’ye özellikle tekstil ürünleri ihracatında rakip konumda Hindistan, Çin, Güney Kore, İtalya, Tayvan gibi ülkelere standart oranın üzerinde ek vergi konulması Türkiye’ye bir avantaj getirebilir.
Ancak uzak doğu ülkelerinin ve Avrupa Birliği ülkelerinin karşılaştığı ek vergiler yüksek teknolojili mallar ihracatının düşmesine yol açacak olup bu ülkelerde ekonominin resesyona girmesine (durgunluk) neden olacaktır.
Ülkemizde uzun süredir devam eden iktisadi ve siyasi belirsizlik dünyanın resesyona girmesinden dolayı daha da artacak gibi görünüyor.
Bu durum döviz kurlarının tekrar artış trendine girmesi sonucu ithal edilen akaryakıt ve diğer ürünlerin maliyetinin artması ile birlikte başta temel gıda maddeleri olmak üzere bütün ürünlerin fiyatları artacak olması nedeniyle emekliler ve dar gelirli bütün vatandaşlarımızın ekonomik yönden büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalması kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Gürkan CANOL
Yeminli Mali Müşavir