1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilan edildiğinde Gayrisafi Milli Hasılamız 570 milyon dolar, kişi başına milli gelir 48 dolar ihracatımız 57 milyon dolar, ithalatımız ise 80 milyon dolardı.

Gerçek anlamda okuma yazma bilenlerin oranı yüzde 3 dolayındaydı ülkede, Cumhuriyetin ilanından sonra sayısız fabrika ve üretim tesisi kuruldu. Sanayileşme hızlandırıldı, eğitime önem verildi. Okuma yazma oranı yükseldi.

Mevcut iktidar tarafından Cumhuriyetin 100. Yılı için birtakım hedefler ortaya kondu. Ama ne yazık ki bu hedeflere ulaşmak için gerekli yapısal reformlar yapılmadı, tam tersine mevcut yapısal düzenlemeleri tersine çevirecek hatalar, yanlışlar yapıldı. Hatalar yalnızca ekonomi alanıyla sınırlı kalmadı, Sosyal ve siyasal alanlarda da hatalar artarak devam etti. 2018 yılından itibaren geçilen başkanlık sistemi hataların, yanlışların katlanarak artmasına yol açtı.

Yolsuzluk, yoksulluk, görgüsüzlük, ahlaksızlık, kara para aklama, adam kayırma, mafya, terör eylemleri giderek arttı.

Kara para aklayıcıları, fon vurguncuları, uyuşturucu kaçakçıları, din tacirleri ülkenin her yanını sardı.

Futbolcusundan diyanetine, siyasetinden bürokrasisine, eğitiminden denetimine yargısına kadar her alanda dökülen bir yapı var.

Bu sorunların çözüme kavuşması, siyasetin Merkez Bankasından, Tüikten, adliyeden, futboldan, üniversitelerden elini çekmesinden geçiyor. Çünkü siyaset, bu tür yerlere atamaları liyakate göre değil sadakate göre yapıyor.

Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına girdiğimiz dönemde Türkiye gri listede yer alan, uygar ülkelerin kendi çıkarları söz konusu olduğunda aralarına aldığı, onun dışında dışarıda tutmaya çalıştığı bir ülke durumuna düşmüş durumda.

Ülkemizde enflasyon % 125 oranında, kamu kesiminde inanılmaz israfı önlemek için çalışmalar yetersiz. Halkımız ekonomik kriz nedeniyle zor durumda, yapılması gerekenler yapılmıyor, alınması gereken önlemler alınmıyor.

Ne diyelim;

Patron Sizsiniz.

Gürkan CANOL

Yeminli Mali Müşavir