Edip Paşa, 1858’de Kaynarca’da doğdu. Müderriszâde Rıfat Bey’in yedi çocuğundan birisidir. Kardeşleri; Ziya Bey, Raife Hanım, Muhlise Hanım (Mühittin Paşa’nın eşi), Faika Hanım ve Münir Bey’dir. Osmanlı eğitimi aldı.

 

Edip Paşa’nın hangi görevlerde bulunduğu, paşa unvanını ne şekilde aldığı hakkında açık bir bilgimiz yoktur. Muhtemelen Sultan II. Abdülhamit, taşra hanedanlarını onurlandırmak ve destek almak amacıyla onursal ödüller ve nişanlar dağıttığı zamanda Edip Bey’e de verilmiş olabilir. Yalnız bölge halkının şikâyetleri ve Edip Paşa’nın baskıları, haksızlıkları hakkında bazı belgelere arşivde rastladım. Bu konuda halkın anlattığı bazı rivayetleri de duydum. Merhum annem Ferhunde Çetin’in çocukluk arkadaşı Neriman Saner teyze, Edip Paşa’nın en küçük kardeşi Münir Bey’in oğlu Mühendis Sadi Saner’le evliydi. Paşanın torunlarından Sayın Ruhi Saner hafızasındaki bilgileri bana sözlü olarak anlattığı gibi yazılı olarak da istifade etmemi sağladı. Ayrıca bu aileden gelen öğrencim Çiğdem Saner de Kaynarca Aile Mezarlığı’ndan Edip Paşa ve ailesinin mezar taşı kitabelerinin fotoğraflarını bana getirdi

 

Edip Paşa’nın mensubu olduğu ailesine Müdderis oğulları denirdi. Atalarından Müderriszâde el-Hâc Ali Ağa’ya gönderilmiş bir sadrazam buyrultusunda 1787-92 Osmanlı-Rus ve Avusturya Seferleri dolayısıyla 300 nefer asker çıkarılması ve hazırlanması ve askeriyle Rumeli’de İsmail tarafı seraskeri maiyetine gitmesi ferman buyruldu.

 

Kaynarca’nın eski adıyla, Şeyhler’in ileri gelen ailelerinden Müderriszâdeler bölgede geniş arazilere sahip varlıklı kimselerdi. Aile fertleri arasında bu arazilerin, Osmanlı Sarayı ile iyi ilişkiler içerisinde olmaları dolayısıyla Padişah tarafından kendilerine bağışlandığı rivayet edilmektedir.

 

Edip Paşa ailesinin Şeyhler, Kandıra, Adapazarı, Sapanca ve İzmit’i kapsayan hatırı sayılır geniş bir çevresi vardı. Edip Paşa ve kardeşleri Ziya ve Münir Beylerin Şeyhler’de yan yana üçer katlı konutları vardı. Edip Paşa’nın ayrıca İstanbul-Aksaray’da bir konağı vardı.

 

Kışın bu konakta ikamet ediyordu. Hem taşrada hem İstanbul’da ikamet etmelerinden onların şehrin hayat tarzına uyumlu bir yaşam sürdürdüklerini göstermektedir. Fotoğrafı, piyanoyu taşradaki konağa getirmeleri; İstanbul’un giyim kuşam tarzını, mefruşatını ve Avrupaî malları kasabaya taşımaları onların modern bir yaşam tarzını benimsediklerini göstermektedir. Çocuklarını iyi eğitmiş olmalarından ise onların kültürlü bir aile olduğu anlaşılmaktadır.

 

Yunanlılar, 1921’de Şeyhler kazasını işgal ettikleri zaman Müderriszâdelerden kimse orada değilmiş. Yunanlılar çekilirken birçok evle birlikte Müderriszâdelerin konaklarını da yakmışlar. Edip Bey’in konağı tamamen yanmaktan kurtarılmış olmasına rağmen eşyalarla birlikte tarihî belgeler, fotoğraflar, ailesinin deri üzerine yazılı soyağacı yanıp kül olmuş.

 

Daha sonra iki katı Münir Bey tarafından tamir edilmiş. Ruhi Saner bu konaktaki sünnet törenini çok iyi hatırlıyor.

 

Şeyhler kazasının yaşlı insanlarının anlattığına göre üç konağın inşasını Ermeni ustalar yapmışlar ve evin ısıtılması için sıcak su tesisatını kurmuşlar. Edip Paşa’nın kızlarından Saide, Muazzez ve Muammer piyano çalarlarmış. Edip Paşa, konakta kızlarının piyano çalmasını ister ve huşu içinde onların çaldığı müziği dinlermiş.

 

Edip Paşa, dört evlilik yapmış. Bu evliliklerinden bir erkek, dokuz kız çocuğu dünyaya gelmiş. İlk eşi Kandıralı Eda Hanım, ikincisi Abaza Halide Hanım, üçüncüsü Giritli Türklerden Ayşe Hanım, dördüncüsü ise Leyla Hanım’mış. Edip Paşa, bir gün İstanbul’da bir dükkânda alışveriş yaparken gördüğü Leyla Hanım’a meftun olur. O sırada Nebil Bey ile evli olan Leyla Hanım, Edip Bey’in ilgisinden hoşnut olur ve eşinden ayrılarak onunla evlenir. Edip Paşa, bu evlilik hikâyesini: “Şimdi Mecnun, Leyla’sını buldu.” sözleriyle özetler. Leyla Hanım iyi eğitim görmüş, çevresine hâkim, geniş yürekli, zarif bir İstanbul hanımefendisiydi. Babası Sıvastopol Savaşı’na katılmış ve sonra paşa unvanı almış Tahir Paşa idi. Annesi; Sadaret Kaymakamlığı yapmış İbrahim Paşa’nın torunu Hatice Hanım’dı. Leyla Hanım, Edip Paşa’nın diğer eşlerine ve çocuklarına hoşgörülüydü. Paşanın ölümünden sonra onun bütün çocuklarıyla ilgilendi. Öz üvey ayrımı yapmadı. Onları evlendirdi. Edip Paşa ile evliliğinden üç kızı dünyaya geldi.

 

Paşanın torunları arasında birçok tanınmış kişi vardır. Onlardan bazıları şunlardır: Selma Berk Giray (Soprano), Hüseyin Müeyyet Saner (Özel İdare Müdürü), Fethi Aşkın (Gümrük ve Tekel Bakanı), Prof. Dr. Adnan Göksel, Necip Torumtay (Genel Kurmay Başkanı, Orgeneral), Eser Kumru Akın (ODTÜ’de Öğretim Üyesi), Suzan Renda, Yetkin Saner (Mühendis), Semih Saner, Sadi Saner, Çetin Saner (Korgeneral), Edip Yeğiner (Büyükelçi), Burhanettin Göksel (Korgeneral) vb.

 

KAYNAK: Atilla Çetin, “Şeyhler (Kaynarca) kazasından 300 nefer asker gönderilmesi” Kocaeli Sakarya Tarihinden, İzmit 2004 s. 151-152.

 

Atilla Çetin, “Kaynarcalı Edip Paşa” Sakarya Ekonomi, 30 (Eylül-Ekim, 2003), s. 47-48. Atilla ÇETİN