KARA KALEMDEN ALTIN KALEME 

 

“Her kalem yazar; ama esas olan kalemi tutanın ne yazdığı” 

 

            Yazmak eski çağlardan bu yana en eski ve kalıcı kayıt tutma metodudur… Bilim, ilim her şey tüm doneler için insanoğlu yazmayı icat etti… Öncesinde düşüncelerini kağıda dökmeyi sağlayan yazı, yetenekli kalemlerde artık düşünmeyi sağlayan olguya dönüştü. Tam da bu noktada yazma sanata dönüştü… Şiir oldu, öykü, hikaye, roman oldu, ezgi oldu… Daha pek çok dallara ayrıldı… 

            Yazma sanatına çağlar boyu her insan kendi zihninden, ruhundan, yüreğinden yansımalar kattı. Tarih boyunca medeniyetler yaşanmışlıkları ve evrimlerini bir sonraki nesile böyle aktardı. Kültürlerin evrimleşmesi hala da devam ederek bu şekilde süregeldi… 

            Dünya üzerindeki tüm uygarlıklar gelişimlerini yazıya borçludur. Yeryüzünde birbirine uzak toplumlar yazıyla etkileşime geçti. Sanata dönüşen her uğraşı insan yaşamında gelişti ve yükseldi… Taş bir bütünken bir anlam ifade etmezken yetenekli heykeltıraşların elinde göz alıcı, büyüleyici eserlere dönüştü. Boya ve renkler ressamın elinde tuvalde paha biçilemez eserlere dönüştü… 

            Algısı, hayal gücü geniş engin zihinlerden dökülen satırlarla ve kara kalem “Altın Kaleme” dönüştü…