“Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz”

Mustafa Kemal ATATÜRK

Değerli okurlar özgürlük bağımsızlık ve istiklalimizin zaferi olan 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Bir milletin tarihinde mutlaka nice savaşlar hezimetler zaferler vardır. Dünya tarihi boyunca Orta Asya’dan, Avrupa, Afrika’ya dünyanın dört bir yanına at koşturan Yüce Türk Milleti yerleştiği topraklarda asla esarete boyun eğmemiş her türlü dış tehdide karşı kahramanca savaşmış asla kaçmamış hür ve mağrur bir milletin destanını yazmıştır. Zayıflayan Osmanlı devletini parçalamak isteyen İtilaf devletleriyle birçok cephede savaşan İmparatorluk ordusu yıllar süren savaşlardan yorgun düşmüş Balkanlar’da Arap yarımadası Afrika ve Asya’da topraklar kaybetmiş elinde kalan Anadolu son yurt son sığınak olmuştu. Üç yanı denizlerle çevrili dünyanın en kritik coğrafyasında kilit rolü oynayan bu topraklar, sömürmeye alışmış başta İngiltere gibi Avrupa ülkelerinin iştahını kabartıyordu. Bizimle birçok cephede savaşan yenilen bu devletler son maşaları olan Yunanistan’ı kışkırtmaya devam ediyorlardı. Nitekim İzmir’in işgaliyle Anadolu’ya çıkarma yapan Yunan ordusu Kütahya’ya bağlı Dumlupınar yakınında 30 Ağustos 1922’de Türk ordusuyla karşılaştı. Mustafa Kemal Paşa tarafından yönetildiği için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak anılır. Yunan ordusunun tekrar toparlanması tehlikesine karşın başkomutan Mustafa Kemal’in “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! Emriyle”9 Eylül’de İzmir’de Yunan ordusu denize döküldü. İstiklal Savaşı’nın kesin bir Türk Zaferiyle sonuçlanmasını sağlayan bu çarpışmanın her yıl dönümü ülkemizde ulusal bayram olarak kutlanmaktadır. Nasıl ki 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi Anadolu’nun kapısını Türklere açmış ise 1922 30 Ağustos Zaferi ’de düşmanı vatandan atıp kapıları sıkıca kapatmıştır. Böylece Türk Cumhuriyeti’nin temelleri sağlamlaştırılmıştır. Her yıl tarihimizdeki bu savaşlar hakkında benzer yazılar okuyorsunuz. Nitekim tarih hatırlatılmayı ve unutulmamayı gerektiren bir milletin hafıza kartıdır. Bazı zaferler hele ki o ulusun kaderini belirlemişse sonsuza kadar kutlanılmayı hak eder. Ne acıdır ki yeni nesil tarih bilgisinden çok azı müstesna kendini mahrum etmektedir. Selahaddin Eyyubi’yi bilmeyen üstelik cevabıyla dalga geçen bilumum gençler var. Hadi o eski tarih uzak coğrafya diyelim de affola ,yakın tarihi hatta Cumhuriyet’in kuruluş tarihini bilmeyenler var. Ulus olmak bir bilinçtir. Ait olduğun şecereyi yani Türk tarihini bilmekle mümkündür. Ekranda Türk dizilerinden gençlerin dağarcığına tarih bilgisi kazınmadığı ortadadır. Hal böyleyken tarih müfredatının daha çok irdelenmesi gerektiği sonucuna ulaşıyoruz. Bizlerin öğrenci olduğu 1990’lar döneminde inanılmaz bir yüksek ruhla müthiş bir ulusal bilinç aşılayan anlatırken adeta o tarihi yaşatan öğretmenlerimizin tarih derslerini iple çekerdik. Demek ki eğitimde eksik ya da tasnif edilmesi gereken boşluklar olduğu kanaatine varabiliriz. Günümüzde uluslar konvansiyonel silahlarla açık cephe savaşını mecbur kalmadıkça tercih etmiyorlar. Çünkü birçok devlet artık nükleer güç gibi gezegeni topyekûn mahvedecek silahlara sahip. Şimdi ana ekseninde biyolojik savaşların olduğu virüsler varlığı çokça tartışılan iklim silahları ve hatta hatta yapay deprem ürettiğine inanılan haarp gibi teknolojilerin kullanıldığı soğuk savaşın boyut atlamış halini yaşıyoruz. Bugün yangınlarla, hastalıklarla, kuraklıklarla, ayrıca yatırım maskesi altında diğer ülkelerin yeraltı yerüstü zenginliklerini sömüren küresel bir çetenin varlığından söz edebiliriz. Buna Yeni Dünya Düzeni Ya da kendilerine çalışan kurumların dillendirdiği yeni bir tanımlama koymuşlar. Adına Büyük Sıfırlama diyorlar. Destekledikleri savaşlarla yerinden yurdundan ettikleri insanlara kendi sınırlarını kapatan zengin ülkeler gelişmekte olan Türkiye gibi ülkelere adeta bir kavimler göçü başlatarak ekonomik demografik kültürel yapı dengelerini sarsarak tüm milletleri alegorik tek dünya düzenine evirmeye çalışıyorlar. Ulus bilinci her devirdekinden daha fazla korunmaya muhtaç bu yüzden “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”