Op. Dr. Aytekin Ertuğrul 

                                                                                                                               draertugrul@hotmail.com 

Biz 29 Ekim 1923 e 30 Ağustos1922 den sonra vardık. 29 Ekime varmak için başka bir yol olmadığından zorunlu olarak 30 Ağustos 1922 den geçmek zorundaydık. Peki,290 Ekim 1923 nedir? 29 Ekim 1923 tarihi çok önemlidir. Tarih teorisi açısından 29 Ekim 1923 tarihi dâhili ve harici bedhahların Cumhuriyetimizi yıkmak için yola çıktıkları tarihtir. Cumhuriyetimizi yıkmak için yola çıkan dâhili ve harici bedhahlar maalesef         “ Dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin mümessilleri olmuşlardır. Bunu neye göre yazıyoruz. Bunu şu delile göre yazıyoruz. O tarihte 80 kuruş olan bir ABD doları bugün 27.199.000 TL dir, de ona göre yazıyoruz.  Atatürk’ün gençliğe hitabesinde belirttiği ana yıkımlar bir bir gerçekleşmiştir. 

Cebren ve hile ile aziz vatanımızın bütün kaleleri zapt edilmiştir. 

 Bütün tersanelerine girilmiş memleketin her tarafı bil fiil işgal edilmiştir.  

14 Mayıs 1950 de başlayan bu temel saldırılar harici bedhahlarca bugün bütün hızı ile devam ettirilmektedir.  

Bu nedenle aydınlarımızın ve yazarlarımızın işleri zordur. Hem de çok zor. 1994 ten sonra Türk Milletine yaşadığımız gerçekleri anlatmak için 14 adet kitap yazarak milletimize sunduk. Türk milletine ve Cumhuriyetimize yapılan saldırılar siyasi bilim açısından iki ana bölümde incelenmektedir. 

1-        Biri birinden daha açık bütçeler yaparak Paramızın değerini düşürmek üretim araçlarımızı işlemez hale getirdikten sonra özelleştirme adı altında milletimizin elinden yok pahasına almak dâhili ve harici bedhahlara vermek 

2-        Laik eğitimi yok ederek  “ Fikri hür vicdani hür irfanı hür" gençlerimizin yetiştirilmesini önleyerek her türlü düşman saldırısının başarıya ulaşmasındaki en büyük engeli ortadan kaldırmak ve Türk milletini harici bedhahların kolay yutabilecekleri bir lokma haline getirmek,  

İşte bu gün de aynı yola gaflet ve dalaletle ( Bilerek veya bilmeyerek) devam edilmektedir. 14 Mayıs 1950 de başlayan Türkiye Cumhuriyetini yıkma hareketlerine bir de üstüne üstlük” DEMOKRASİ” adını vermişlerdir. 

12 adet kitap yayınladık. Allah bize bu güzellikleri nasip etti. Bütün kitaplarımın ana teması 14 Mayıs 1950 tarihinden bu yana sürdürülen aymazlıklar incelenerek Türk Milletinin dikkatlerine sunulmuştur. Bunun bir tarihi görev olduğu düşüncesindeyiz. Bu yazdıklarımız aslında Büyük Türk Milletinin de düşünceleridir. Türk milletine karşı yapılan haksız yersiz ve hukuksuz davranışların son bulması amacıyla bilime ve hukuka aykırı eylem ve davranışların ne denli bilimden, dinimizin ilkelerinden ve tarihte Türk Milletinin yaptığı eşsiz kahramanlıklardan uzak olduğunu görecektir. Türk Milleti bu kâbus döneminden uzaklaşmak için düğmeye basmıştır. ” Yer yarılmadıkça gök delinmedikçe” bu Hareket asla durdurulamayacaktır. 

Hak dinimiz İslam’ın başına Haçlıların emirleri doğrultusunda “ılımlı” kelimesinin eklenmesi Türk Milletinin milli kimliğinin ve milli varlığının yok edilmesine yönelik faaliyetlerden sadece bir tanesidir. Bu kitaplarımız Atatürk’e dönüş adı verilen bu geçiş dönemini milletimize anlatmak amacıyla kaleme aldık. Geçiş döneminin planlamasını milletimizin doğru yapabilmesine yardımcı olabilirsek ne mutlu bize. Bu yolun temel taşları Denk Bütçe ve laik eğitimdir. Laik eğitim demek “ Bilim Çin’de Bile olsa Gidip almak” ve yaşamımızı bilime göre düzenlemek demektir. Bu bizim dinimizin de temel ilkesidir.  

Yüce Dinimizin diğer temel ilkesi de “Komşumuz açken tok yatmamaktır.”  

Açık bütçe değil sadece komşumuzu bütün Ümmet-i Muhammedi aç bırakan bir gaflet uygulamasıdır. Bunun için de DENK bütçeye dönüş Müslümanlığın ta kendisidir.  

Bu görüşü Türk milletinin takdirlerine arz ediyoruz. 

26 Ağustos 1922 te başlayan ve 9 Eylül de İzmir’de sonuçlanan bu büyük zafer. Milletimizin ilelebet Anadolu topraklarında yaşama azim ve kararının eyleme dönüşmesidir.  

Bu azim ve karar Atatürk tarafından TBMM de ifade edilmiştir. 4 Ekim 1922 tarihli TBMM zabit ceridelerinden  alıntı ile yazımızı noktalayalım: “ Bu Anadolu Zaferi tarihte bir Millet tarafından benimsenen bir fikrin ne kadar güçlü ve yaratıcı bir kuvvet olduğunun en güzel örneği olarak kalacaktır….Bu hareketi yapan ordunun babalarında ve analarından ibaret olan milletimiz bütün dünyada en saygın ve onurlu yerini kazanmıştır. 

Ve ben böyle bir milletin ferdi olmakla en büyük mutluluğu duyuyorum. (*) 

Ey büyük Atatürk! Biz de Türk Milleti olarak senin gibi bir Başkomutanı Yüce Allah’ın bize nasip etmesinden ötürü gurur duymaktayız. Sana bakan kem gözlere sana dokunan karanlık ellere  aldırmadan 10 yıl Marşındaki heyecanı yaşayarak “Ebediyete akıp giden her  senede, bu 30 Ağustos büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamaya devam edeceğiz”. 

 Cumhuriyetimizi yıkmak üzere 30 Ekim 1923 te yola çıkan dahili ve harici bedhahlarımız Denk bütçe yaparak laik eğitime dönerek “Geldikleri gibi geri gönderileceklerdir.”

Türk milleti buna azimli ve kararlıdır.  Türk Milletine başarılar dilenir.

 

(*) Mahmut Goloğlu: Milli Mücadele Tarihi. Cumhuriyete Doğru. 1921-1922. T. İş Bankası Yayınları No: 2029 Ekim 2010 İstanbul S.357.