Op. Dr. Aytekin Ertuğrul
Bu hafta neden tarihi bir haftadır. Çünkü Çanakkale Türkiye Cumhuriyetinin ön sözüdür de ondan. Türkiye Cumhuriyetinin ön sözü güzeldir. Ama son sözü nasıldır yazımızın sonunda yazacağız.
Ön sözden yazımıza başlayalım.
Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum.
Çanakkale geçilmez.
“Dünyaya her yüzyılda yalnızca bir tane DAHİ gelir. BU yüzyıldaki DAHİ Türk Milletine gelmiştir. Atatürk” Winston Churchill
Anayasayı İhlal Davaları Hakkındadır:
Anayasa İhlali Davası nedir? Bağımsızlıktan ve ulusal egemenlikten hukuk devletinden milli bütünlükten sapmaların tümü Anayasamızı ihlaldir. 27 Mayıs 1950 de saptanan Anayasa ihlalleri. Yüksek Adalet Divanının kararlarına göre 8 maddede toplanmıştır.
Türk Ceza Kanunu'nun 146. maddesini ihlal eden 8 suç sayılmıştır:
- 1951 ve 1953 yıllarında Cumhuriyet Halk Partisi'nin mallarına el konulması,
- Kırşehir'in Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne oy verdiği için 1954 yılında ilçe yapılması, böylelikle halkın siyasal inançlarından dolayı cezalandırılması,
- 1953 yılında, hükûmete 25 yıllık hizmet süresini dolduran yargıçları emekliye ayırma hakkı tanıyan kanunu çıkartarak yargı bağımsızlığının ihlal edilmesi,
- 1954 ve 1957 yıllarında Seçim Kanunu'nun demokrasiye aykırı olarak değiştirilmesi,
- 1956 yılında, toplantı ve gösterileri kısıtlayıcı kanunların çıkartılması,
- 1960 yılında art niyetle Tahkikat Komisyonu'nun kurulması,
- Tahkikat Komisyonu'na olağanüstü yetkiler verilmesi,
- Tahkikat Komisyonu'na verilen olağanüstü yetkilerle Anayasanın fesih ve ilgasına yellenilmesi.
CHP Türkiye Cumhuriyetinin Kurucu Partisidir.
CHP Cumhuriyetimizin kurucusu sahibi ve bekçisidir. Son zamanlarda CHP nin seçilen Belediye başkanlarına karşı bir seri adlı soruşturmalar açılmış tutuklamalar yapılmıştır. Bu olaylar Türk milletini derinden üzmüş ve hukukumuzu yaralamıştır. Bunu üzerine geçmişe gittim. İnternetten aldığı habere GÖRE:
18 Nisan 1960’ta CHP hakkında, “yıkıcı, gayrimeşru ve kanun dışı” faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle Meclis araştırması açılması yolunda bir önerge verilince, İnönü tarihe geçen şu konuşmayı yaptı:
“Biz ihtilalden gelmiş bir nesiliz. Meşrutiyet ihtilalinden demokratik rejime geçinceye kadar çok gayret sarf ettik ve çok zahmet çektik. Çok güç bir devir bu, ama sabırla muvaffak olduk… Bunun milletimizin tarihine daima örnek olabilecek bir misal olarak, cesaret verici bir misal olarak geçmesini istedik.
Şimdi biz tekrar ihtilal usulünü takip edecek ve ihtilal yolu ile iktidara geleceğiz de ne olacak? En büyük derece ile azami derecede muvaffak olsak 1938’de, 1940’da ve 1945’de vardığımız vaziyete varacağız. Bu vaziyetten biz memnun değildik ki, bu vaziyeti, bu ihtilal rejimini biz demokratik bir rejim haline dönüştürmek için çok çile çektik. Bizim böyle bir harekete tevessül etmemizde mana yoktur…
Şimdi ihtilal, iktidarı bir defa eline geçirmiş olanlar tarafından yapılıyor… Seçimle iktidara geliyor, devletin vasıtalarına el koyuyor, seçimle gitmek ihtimali ufukta görüldü mü, ben buradan gitmem telaşına düşüyor. Ne oldu, telaşınız ne?… Eğer bir idare insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa, o memlekette ayaklanma olur… Şimdi mevzu bahis olan mesele bu… Beni dinleyin, biz böyle ihtilal içinde bulunamayız. Böyle bir ihtilal dışımızda, bizimle münasebeti olmayanlar tarafından yapılacaktır… Bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam.” İsmet İnönü.
14 Mayıs 1950 de İktidara Gelenler ne yaptılar?
14 Mayıs 1950 de dâhili ve harici bedhahlar koalisyonu iktidara getirildi. İki önemli değişiklik yaptılar.
1- Denk bütçeleri açık bütçelere çevirdiler
2- Laik eğitimi yok ettiler. Yerine VAHABİ dini eğitimi koydular.
O gün başlayan cumhuriyetimizi yıkma hareketleri bu güne kadar aralıksız uzandı. O gün bir ABD Doları 3 TL idi. Bu gün ( 12 Mart 2025) 36.600.000 TL dir. Başka bir söze ve yazıya gerek yoktur. Koskoca Türkiye Cumhuriyetimizin yöneticileri Atatürk’e değil Müstevlilerin dayatmalarına uymuşlardır. Bunu nereden beliyoruz. Elimizde KAPI gibi bir kitap var.
“ 12 Eylül Öncesi ve Sonrası. “MGK ( Milli Güvenlik Konseyi) tarafından çıkarılmıştır. Kitabı açıyor ve 28. Sayfasına bakıyoruz. Orada aynen şu yazılıdır:
Bu arada gelen uluslararası para fonu(İMF) heyeti zorunlu gördüğü bazı önerilerde bulunmuştur.” Bu arada paranın yüksek oranda devalüe edilerek değerinin düşürülmesini… Ağır sanayii yatırımlarından vazgeçilmesini istemişlerdir.
Alınan bütün tedbirlere rağmen dış piyasada Türk parasının değeri sürekli bir şekilde düşmüş ayrıca ticari güvenliğini de kaybetmiştir
“12 Eylül Öncesi ve Sonrası” Ekim 1981 de yayınlanmıştır. O tarihte elimdeki kaynağa göre bir ABD doları 121 TL imiş. Bu gün ise yukarıda yazdık. 36.600.000 TL dir. Sözün yazının bittiği yer de işte burasıdır.
BU gün ytürdüğümüz yol bilimden uzaktır. Yüve dinimizden uzaktır. Ataürk yolundan çok uzaktırt. Türk miletinin milli yolu Atağrek yolkudur.ç Orada açıkı bütçeleer yoktur. Tüğrk mkileti Açık bütçeli yolasrdan götürüle3mez.