Op. Dr. Aytekin Ertuğrul

draertugrul@hotmail.com

Milli politika nedir sorusunun kısa cevabı şudur: 29 Mayıs 1453 ten bu yana Türk Milleti tarafından/Türk devletleri, tarafından  1923-1938 arası dışında hiç izlenmemiş bir politikadır. Ancak biz gençlerimiz için bu politikayı inceledik elimizin erdiği dilimizin döndüğü kadar yazdık.(1)

 

Millî Politika nedir ? 

Millî Politika, millî değerlerin millet tarafından kontrol edilmesi ve ilerletilmesi esasının TBMM tarafından temsil ve onun hükümeti tarafından icra edilen bir politikadır. 

Millî Politika,  hiçbir gayrı Millî güçle ortaklık veya hissedarlık gibi biri diğerinden acı sonuçlar verecek ilişkiler taşıyamaz. 

Millî Politika izlemeyen ülkelerde neler olur? Gayri Millî politikaya karşı milletin bilinci, inancı, tarih şuuruna bağlı olarak çeşitli reaksiyonlar oluşur. Bunlara bütünüyle Millî Reaksiyonlar adını veriyoruz, millî Reaksiyonların birleşmesi halinde Millî Mücadele oluşur. İşte, düşmanların yaptığı bu Millî Mücadele cephesini oluşturtmamaktır. 

Millî Cephenin bütünlüğünü her türlü yollara başvurarak, Millî Güçleri birbirine düşürerek yok etmek için bütün taktikleri yaparlar ve bunda da muvaffak oldukları pek çok vakalar vardır. 

Türk Milletinin gösterdiği Millî Reaksiyonlar, Millî Mücadelede Kuvâ-yi Millîye gücü olarak örgütlenmesi ve bu fikrin TBMM'nce temsil edilmesinden sonra başarıya ulaşabilmiştir. Yoksa ondan evvelki lokal direnişler, örgütsüz grupların karşı koyuşları sonuç vermeyecek birer çırpınma idi. Bugün için yapılan reaksiyonların Millî bir örgütte temsil edilmesine ihtiyaç vardır. Yoksa Millî Reaksiyonlarımız parçalanır, yok olur gider. 

Millî Politika, Milleti öz karakterine uygun bir kurtuluş ve ilerleme fikrinin Millî bir örgütte temsil edilmesinden sonra Millî Birliğin tam olarak sağlanması ile mümkün olacaktır. Millî Reaksiyonlar üst örgütlerde birleşmelidirler. 

Daha önce de ifade edildiği gibi, Türk Milleti bugün tarihinde hiç karşılaşmadığı ve tecrübesi bulunmadığı bir saldırı ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu saldırıda düşman bizâtihi yok. Ama Millî Gücümüzün en büyük ifadesi olan millî Paramızı kendi menfaatlerine kullandırdığı işbirlikçileri var. Onlara bu hizmetleri karşılığında komisyonlar veriyorlar. Bunlar bir zümre olarak iyi yaşıyorlar. Hem yaptıkları ihânetin ortaya çıkmaması ve hem de yaşamlarının bu şekilde devam etmesi için kendi aralarında büyük bir dayanışma içindedirler. Bunun devamı için de milletimizde var olan üç Millî temel düşünce (Milliyetçilik, bilimcilik ve laiklik) düşmanlar tarafından parçalanmış ve birbirine düşürülmüştür. 

 Türk Milletinin üç temel karakteri vardır: Milliyetçi, Dinine Bağlı ve Saygılı, Devrimci. Bunlar sanki ayrı ayrı şeylermiş gibi aralarında mücadele veriyorlar. 12 Eylül olmasaydı Türk Milleti bu üç unsurun birbirleri ile yaptırtacakları çatıştırmak sonucunda tüketilecekti. Türk ordusu bu müdahalesiyle Türk Milletinin tümüyle yok edilmesini önledi. Ancak bu kâfi değil, düşmanın ilerlemesini ve işbirlikçilerin Millî Para başta olmak üzere bütün değerlerimizi düşürmesini ve yok etmesini önleyemedi. Bu husus ayrı bir konu.. Çünkü 12 Eylül kadrosu dış müdahaleleri değerlendiremedi Denk bütçe + laik eğitime dönmek gibi temel önemli ve gerekli önlemleri alamadı. 

  1. Op. Dr. Aytekin Ertuğrul. Gafletteki Yöneticilerin "Anayasayı İhlal Düzenleri"  Lazer Yayınları 2006 Ankara S.92

     

    NOT: Cumhuriyetimizin 100. yılını buruk kutladık. Keşke Yunan kazansaydı düşüncesinde olanların yakınları ve onları kucaklayanlar. Cumhuriyeti'mizin 100. yılını anlamamışlardır. Onlardan 100. yıl coşkusu beklenemez. Ama Türk Milleti bu en büyük millet bayramını daha büyük şereflerle ve daha büyük sadetlerle kutlamasını bilmiştir. Anıtkabir'e ve diğer büyük şehirlerimizin meydanlarına Türk milleti akın akın ,tabur tabur dolmuştur.. Ne Mutlu Türk'üm Diyene